Seçim sürecinin en çok tartışılan başlıklarından biri hiç
kuşkusuz darbeci FETÖ gerçeğidir. Ancak ne yazık ki, başta CHP
olmak üzere muhalefet cephesinin gündeminde FETÖ meselesi yok.
Hatta öylesine yok ki, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce,
kampanyasına FETÖ'ye yönelik mücadeleyi itibarsızlaştırmakla
başladı. Hem de ABD'lileri tanık göstererek:
"Amerikalılar beni aradı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Fetullah
Gülen'i usulüne uygun geri istemediğini söyledi." Sonrasını
biliyorsunuz, CHP'li bir grup avukat dosyaları inceledi ve üç
sayfalık bir rapor hazırladı. Onu da CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu açıkladı: "Orada bazı usul eksiklikleri var ama hayati
usul eksiklikleri değil." İnce'nin "gündem belirledi" denilen
iddiası böylece bir hafta geçmeden çöktü. Ancak mesele İnce
yalanlarının çökmesi değil, vahim olan bu yalanlara CHP'li siyasi
aktörlerin büyük çoğunluğunun inanması. Tabii CHP'liler sadece FETÖ
ile mücadeleye değil, FETÖ tehlikesine de inanmıyor.
Hâlâ FETÖ tehlikesi mi var?
Birkaç gün önce eski CHP milletvekili Prof. Dr. Binnaz Toprak'la
konuşurken şu tespiti yapması şaşırtıcıydı: "Hâlâ FETÖ tehlikesi mi
var?" Toprak, bununla da yetinmedi, FETÖ'ye yönelik son ankesörlü
telefon operasyonlarına da inanmadığını söyledi.
Oysa FETÖ hem dışarıda hem de içeride "kripto" uzantılarıyla hâlâ
en büyük "tehlike" ama ne yazık ki başta CHP'liler olmak üzere İP,
Saadet ve HDP bunu görmek istemiyor.
Muhalefet, bırakın hükümeti, bu yapıyı iyi tanıyanlardan ve
mağdurlarından eski askeri savcı Ahmet Zeki Üçok'u dinlese TSK
içinde nasıl bir FETÖ tehlikesi olduğunu anlayacak.
Yani Pensilvanya boş durmuyor. Özellikle seçim sürecini zehirlemek
için daha aktif biçimde TSK'dan polis teşkilatına, siyasi
partilerden bürokrasiye her alanda "kripto" ve "renklendirme"
yöntemiyle harekete geçmiş durumda. Bir mahrem imam yakalanınca
hemen yerine bir başkası atanıyor. İşte onlardan biri de FETÖ'nün
yeni emniyet imamı İnanç Çiftçi. Kod adı Cüneyt; Cündüllah veya
Cücü kodlarını da kullanıyor. İşadamı ve Ruanda Savunma Bakanı'nın
kızıyla evli. Özel bir üniversitenin de ortağı. Bu kişinin, son
dönmede Türkiye'de emniyet içinde kalan kripto FETÖ'cüleri harekete
geçirdiği söyleniyor.
FETÖ mücadele edenleri sindirmek istiyor
Bu arada FETÖ ile mücadele edenlere karşı medya üzerinden
saldırılarla yetinmeyen FETÖ'cüler, şimdi fiili saldırılara da
başladı.
İnanılır gibi değil ama birkaç gün önce FETÖ'ye karşı ana çatı
davasında tanıklık yapan, Gürcistan'daki okulların kapatılmasını
sağlayan Hayati Küçük'e yönelik iki şüpheli saldırı insanı
ürkütüyor. Önce İstanbul Silivri'deki evinin önünde bulunan koruma
kulübesi meçhul kişilerce yıkılmak istendi.
Sonra da Ankara'da bir otelde cüzdanı kayboldu ve ne hikmetse tam o
saatlerde otel kameralarının çalışmadığı görüldü. Otelin
bilgisayarları dışarıdan çökertilmiş ve IP adresi ABD'deydi. Peki,
bu bilgi onlara nasıl sızdırılmıştı?
Yargıya da taşınan bu iki olay bir şeyi gösteriyor; bu seçim süreci
FETÖ'cüleri hayli umutlandırmış...
Son bir not: Türkiye'yi karıştırmak için kirli oyunlar kuran
Pensilvanya'nın kendi içinde de kirli oyunlar bitmiyor. Şu
sıralarda FETÖ elebaşı Gülen'in çeşnicibaşı Cevdet Türkyolu'nun 9
milyon dolara kendi adına bir villa aldığının örgüt içinde
duyulması, derin tartışmalara yol açtı. Türkyolu, "Kendim için
değil; tedbir amaçlı ve yer değiştirmek zorunda kalabiliriz"
gerekçesini uydursa da tartışma dalga dalga tabana yayılıyor.