Bugün Türkiye'nin başına bela olan iki terör örgütü de ilk
ortaya kurucularının ismiyle çıkmıştı: Fetullahçılar ve
Apocular...
Geriye dönüp bakıldığında hiç de yabana atılacak bir tercih değildi
bu ve çok bilinçli bir stratejiydi. Megaloman ve aynı zamanda zeki
iki siyasi aktör, "kahramanlaştırılarak" önce örgütte sonra da
ülkede etkili oldular. Biri ulaşılmaz "Mehdi"ydi değeri de
tartışılmaz "Önder".
Tabi tek benzerlikleri bu değil. Bugün sona eren CHP yürüyüşüne
"ortak" destek vermeleri bir yana filmi geriye sardığımızda çok
daha fazla ortaklıkları var.
Bugün birinin Batı'dan diğerinin Doğu'dan Türkiye'yi, küresel
güçlerin istediği biçimde mengeneye alıp sıkıştırmaları tesadüf
değil, stratejik ortak geçmişin bir sonucu.
FETÖ ve Apo, ikisi de soğuk savaş döneminde ortaya çıktılar.
CIA'nın denetimindeki MİT'le devletin derin odaklarıyla
ilişkilerinin ayrıntıları tam bilinmiyor ama ikisinin de çıkış
noktalarındaki ortak örgüt biliniyor: Komünizmle Mücadele
Dernekleri...
Gülen, daha 60'lı yılların başında "istihbarat güçleriyle" ilişkiye
girmiş ve o yıllar Erzurum'da kurulan ilk Türkiye Komünizmle
Mücadele Derneği yönetiminde görev almış bir isim...
60'ların ortalarından itibaren gelişen ve 70'leri de etkileyen
toplumsal olaylarda -Kanlı Pazar gibi- çok ciddi rol oynayan bir
örgütten söz ediyoruz.
İşte o tarihlerde bu derneğin müdavimleri arasında biri daha var;
Abdullah Öcalan. Dini bütün Öcalan'ın sonradan sola ve Kürt
siyasetine yönelmesinde bu derneğin etkisi büyük. Çünkü o da tıpkı
Gülen gibi Komünizmle Mücadele Derneği'nin rahlei tedrisinden
geçmişti.
Gülen'le Öcalan'ın daha o yıllardaki "Atatürk hayranlıkları" da
dikkat çekici. Biri bunu, Erzurum'da din hocasını şikayet ederek,
öteki de 1966'da Ankara'ya geldiğinde en çok etkilendiği şeyin
Ulus'taki Atatürk heykeli olduğunu söyleyerek gösteriyordu.
Her ikisinin ortaya çıkışları, örgütlenme biçimleri, her koşulda
yakalanmadan ayakta kalmaları birbirine çok benziyordu. Hatta çok
ters görünse de FETÖ kendi örgütünde "Mehdi", Öcalan ise PKK içinde
"Mesih" ilan ediliyordu. MED TV'nin bir programında PKK'lı Ali
Haydar Kaytan Öcalan'ın "Mesih" olduğunu açık açık söylüyordu.
Özellikle 80 darbesinden sonra onlarca örgüt lideri yakalanıp içeri
atılırken, Gülen ve Öcalan'a hiçbir şey olmuyordu. Biri yurt dışına
kaçmayı başarıyor, öteki içeride yakalanmadan o darbeyi
atlatıyordu.
Ama en ilginci 1999'da yaşandı. Gülen, içerideki 28 Şubat post
modern darbeyi bahane ederek ABD'ye götürülürken, aynı yıl Öcalan
da Kenya'da ABD tarafından yakalanıp Türkiye'ye teslim
ediliyordu.