Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Aydın Doğan'a ilişkin sözleriyle
başlayan tartışma sürüyor. Bu bitecek gibi de görünmüyor çünkü
Doğan, gözümüzün içine baka baka her siyasiyle girdiği tartışmayı
şu minvalde sözlerle bitiriyor: "Ne ben ne gazetelerim siyasete
müdahale etmedik ve bir talepte bulunmadık."
Doğan'ı ve Hürriyet gazetesini biraz yakından izleyenler bilir ki
bu külliyen yalan. Aydın Doğan, her dönem çok şey istedi,
istediklerinin de önemli bir kısmını "medya gücü"yle aldı.
Alamayınca da saldırdı ama hep inkâr etti.
Sadece Petrol Ofisi'nin ilk ihalesinden, Doğan'a geçene kadar neler
yaşandığına bakmak bile bunu anlamaya yeter. O ihaleye girip de
kolları kelepçelenerek Organize Şube'ye götürülen işadamlarının
fotoğrafları Hürriyet'in ve diğer gazetelerin arşivinde
duruyor.
Ama şimdi sizi önemli ve yaşayan bir tanığa götürmek istiyorum.
Doğan'ı iyi tanıyanlardan ve gazabına uğrayanlardan Sabah'ın ilk
sahibi, benim de eski patronumDinç Bilgin'e... Bilgin de bir gazete
patronuydu ve bir gazete patronu olarak medyanın nasıl bir rol
üstlendiğini iyi biliyordu. O bildiklerini de samimi bir biçimde
anlatmıştı: