Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu'nun memleketi
Ardahan'a girdiğimizde bizi oraya ulaştıran duble yollar ve
üniversitenin yeni kampüsü hariç sanki eski Türkiye'ye gitmiş gibi
oldum.
Yeni bina yok denecek kadar az... Sanayi ve tarım yatırımı zaten
yok. Bu yüzden Ardahan, hem Türkiye'nin en yoksul hem de en çok göç
veren ili.
Hayvancılıktan para kazananlar bile yatırımını büyük şehirlere
yapıyor. Orada yaşamını sürdürenlerin feryadı ise ne yazık ki pek
duyulmuyor.
Ardahan Valisi Ahmet Deniz ve Belediye Başkan Faruk
Köksoy'a bir dokununca bin ah işittim. Ardahan'a özel sektör ilgi
göstermediği gibi devlet de yeterince el atmış değil.
Aslında bir açıdan el atmamaları da bir fırsat olabilir.
Çünkü dünyanın önde gelen bilim adamlarının öngörülerine göre
Ardahan, önümüzdeki 20 yılın en yaşanabilir şehirleri içinde
ilk sırada yer alıyor. Nedeni de doğasının insan eliyle
bozulmamış olması...
İyi yönetilirse Ardahan'ın bu hali gelecek için en iyi yatırım
olacak.
Bu değeri fark edenlerin başında da Ardahan Üniversitesi geliyor.
Ardahan Üniversitesi gerçekten bölgeye dinamizm kazandıracak önemli
işlere imza atıyor. Şehrin doğal zenginliğinin MR'ını çekiyor.
Balından, peynirine, envai çeşit çiçeğinden, endemik bitkisine, kuş
cenneti olan Aktaş gölünden, kayak merkezine nasıl bir zenginliğe
sahip olunduğunu ve yaşatılması gerektiğini gösteriyor.