Bugün tartışılan dokunulmazlıkların da, onlarca insanımızı şehit vermemizin de sırrı şu soruda saklı: Çözüm süreci devam ederken, PKK neden silah ve terörden vazgeçmedi? "Devlet bizi zorladı" tezinin yalan olduğunu herkes biliyor. Bu gerekçenin geçersizliği defalarca yazıldı, ama hâlâ dokunulmazlıklar tartışılırken bile bazıları bilinçli biçimde olayın bu yanını, yani PKK'nın şiddeti tercihindeki gerçeği saklamaya çalışıyor. PKK'nın, 10 Temmuz 2015'te "Askeri Baraj" ve "Duble yollar" gibi saçma gerekçelerle halkı, "devrimci halk savaşı" için silahlanmaya çağırdığını, bu çağrıya HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın bizzat destek verdiğini unuttuk mu? Yüzde 70-80 oy aldıkları ilçeleri işgal ederek, silah zoruyla "özyönetim" ilan ettiklerini, yollara bombalar yerleştirerek onlarca askeri şehit ettiklerini, bölgeyi yaşanmaz hale getirdiklerini, şehir merkezlerinde barikatlar kurup, hendekler kazdıklarını unuttuk mu? O siyaseti, Demirtaş ve HDP'lilerin "Halkımızın özyönetim direnişi" diyerek desteklediklerini unuttuk mu? Tabii ki unutmadık ve unutmadığımız için de başta Kürtler, PKK'nın bu kanlı siyasetine destek vermedi. Bugün Kürt çocuklarının Kürtlerin "ulusal veya bireysel hakları" için ölmediğini herkes biliyor. Ölmelerinin gerekmediğini de biliyorlar. Bu yüzden Sur'da, İdil'de, Silopi'de insanlar yaşadıkları ilçeleri terk edip başka yerlere göçtü.