1 Kasım'da muhalefet partileri CHP, MHP ve HDP deyim yerindeyse
7.5 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı.
Henüz sıcaklığı sürdüğü için CHP, MHP ve HDP, depremin
sarsıcılığını hissetmiş değiller. Hasarın büyüklüğü yavaş yavaş
ortaya çıkacak. Tabii bunun nedeni, özellikle CHP ve MHP'nin bu tür
seçim yenilgilerine alışkın oluşu. Yani biri 14, diğeri 7 seçim
kaybettiği için bir biçimde bu iki parti depremlerle yaşamaya
alışkın. Ama eski vesayetçi sistemin ve uluslararası güç
odaklarının son dönemde "şımarık çocuk" rolü verdiği HDP'nin durumu
farklı.
Onlar, ilk kez çözüm sürecinin önünü açtığı siyasetle sorunları
çözme tecrübesi yaşadı. Halk da 7 Haziran'da bu tecrübenin
yaşanmasına fırsat verdi. Ne var ki, onları temsilen HDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, öyle bir havaya girdi ki şu
sözleri boğazında düğümlenip kaldı:
"HDP'nin ölüsü yüzde 13 oy alır... 1 Kasım akşamı olacakları
önceden söyleyeyim: Tekrar seçime gittiğine pişman olacak, 'Keşke
ben bu seçimi tekrarlamasaydım' diyecek. O zaman HDP yüzde 13'tü,
şimdi yüzde 15 oldu. O zaman 80 vekil çıkarmıştı, şimdi 100 vekil
çıkardı diyecek. 1 Kasım'da halkın iradesine saygı duymadığı için
pişman olacak"
Bu bakış açısıyla HDP de eski düzen partilerinden bir farkı
olmadığını gösterdi. Şimdi derin bir iç sancıyla karşı karşıya...
Çünkü hem 7 Haziran'ı oluşturan iç ve dış siyasi zemin kalmadı hem
de bölgedeki siyasi denklemler hızla değişmeye başladı.