Pandemi, İsrail'in Gazze soykırımı, Rusya-Ukrayna savaşı, en
gelişmişleri dâhil her ülkeyi derinden etkiledi; hayat pahalılığı,
enflasyon ve göç meselesi dünyanın ortak sorunu oldu. Türkiye biraz
da yaşadığı küresel kuşatmalar, 11 ili sarsan büyük deprem, terörle
mücadele ve iktidarın gelgitleri nedeniyle bunu biraz daha derin
yaşadı, yaşıyor. Fahiş fiyatlarla körüklenen hayat pahalılığı can
yakarken, yargıya güvensizlik sosyal hayatı derinden etkiliyor.
Bu gerçeğe rağmen Türkiye, benzeri ülkelerle kıyaslandığında
üretimi, istihdamı, ihracatı, teknolojik hamleleri ve ulaşım
altyapısıyla çok daha iyi bir noktada. Dış politikada da izlediği
denge ve çok yönlü siyasetle emperyalist güç merkezlerini rahatsız
ediyor. Henüz sokaktaki insana yansımamış olsa da enflasyonla
mücadelesi kararlı bir biçimde sürüyor. Piyasalardan olumlu
sinyaller geliyor.
Tüm bu işaretlere rağmen ortada garip bir durum var.
Ülkenin muhalefet partileri, siyasi aktörleri, aydınları, yaşanan
sıkıntıları görmezden gelip bambaşka karanlık bir Türkiye tablosu
çiziyor, sızlanarak "öldük, bittik" siyaseti
yapıyor.
Haksız bir biçimde Türkiye'ye dünyanın en geri ülkesi
muamelesi...