İki yıl süren pandemiye, son bir yıla damgasını vuran
Ukrayna-Rusya Savaşı'nın yol açtığı enerji ve ekonomik krize rağmen
CHP'nin oyunda anlamlı bir artış yok.
Ama buna rağmen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, arkasında
büyük bir halk desteği varmış gibi sürekli meydan okuyor, "Kimi
koysak kazanır" rahatlığıyla siyaset yapıyor.
Dahası yetinmiyor da, büyük bir özgüvenle 8 saat ortadan kaybolmayı
göze alıp hamburger yemek için ABD'ye, Türkiye'yi "narko-devlet"
ilan etmek için de Londra'ya gidiyor.
Sonra da dönüp her ay toplumu bir başka beklentiye sokuyor. Tıpkı
başörtüsünde olduğu gibi...
Oysa bütün bu çıkışlar partisinin oyunu artırmadığı gibi parti içi
kavgayı da durdurmuş değil.
Şu tabloya bakın... Herkesin "susturuldu" dediği İBB Başkanı Ekrem
İmamoğlu, ABD-İngiltere gezisindeki başarısızlıktan sonra çok daha
ateşli ve açık bir biçimde "Ben de varım" deyip parti içi kavgaya
hız verdi.
İlk kapıştığı da hukuken yok hükmünde olan...