Biz yazmaktan yorulduk ama ne yazık ki CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu yenilmekten yorulmadı.
Her defasında yenilgisine bir gerekçe bulup, koltukta kalmayı
başardı. Şimdi de aynı şeyi yapıyor.
Ne Muharrem İnce'nin yeni bir çıkış yapması, ne Gürsel Erol'un
istifaya çağırması ne de ruh hastası yapılan tabanın isyan bayrağı
açması umurunda değil. Onları etkisiz kılıp susturmak için de
elinden geleni yapıyor. CHP'lilere göre Türkiye'nin "en demokratik
partisi"nin genel başkanı ne hikmetse açık yenilgiye rağmen istifa
yolunu tercih etmediği gibi demokratik bir hak olan istifa çağrısı
yapanları da disipline sevk ediyor.
Başka misyonu da var ama görünen derdi, yaşadığı 9'uncu yenilgiyi
unutturmak ve rakibi olabilecek isimleri saf dışı bırakmak.
Bu yüzden öncelikle İnce için ince formüller üretiyor. Bir yandan 9
ay sonraki yerel seçimleri gündeme getiriyor, öte yandan da el
altından yeni formüllerin tartışılmasını sağlıyor. Kulislerde
İnce'yi susturacak iki formülden söz ediliyor; ya "Macron ol" ya da
yeni "Sarıgül" Her iki ihtimalde de Kılıçadaroğlu'nun koltuğu en az
5 yıl garanti.
Bu konudaki en büyük destekçileri de eski genel başkanlar.
Özellikle de Murat Karayalçın. 90'larda yeni bir çıkış yakalayan
SHP'yi "atölye"ye dönüştürerek bitişe götüren, İtalya'dan aldığı
"Zeytin Dalı" formülüyle başarı yakalayamayan Karayalçın, bu kez de
Fransa'da denenen "Macron" yöntemine sarılıyor.
Akşener'den çıkmadı ama İnce'den bir Macron çıkar mı bilemem. Ama
ondan daha çok yeni bir Mustafa Sarıgül çıkartma hesabı üzerinde
duruluyor. Birilerine cazip de geliyor. İstanbul'da yüzde 40 gibi
en yüksek oyu alan Sarıgül, yine de kazanamamıştı.
Ayrıca şunu da ekleyelim, başta İstanbul olmak üzere 16 Nisan
referandumunda büyükşehirlerde "hayır" oylarının fazla çıkmasına
göre siyasi analiz yapanların hesabı bu seçimlerde tutmadı. Çünkü
Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Haziran'da büyükşehirlerde oyunu artırarak
çıktı.
Peki, bütün bu hesaplara İnce ne diyor? Henüz bir açıklama yok ama
yakın çevresi bu hesaplara sıcak bakmıyor.
Onlara göre, İnce bir süre bekleyecek ve Anadolu'yu dolaşacak. Ama
bu uzun sürmeyecek, en kısa zamanda CHP'nin başına geçmek için
düğmeye basacak.
Delegelere güvenen Kılıçdaroğlu da İnce'nin bu restine rest
çekecek...
Şimdiden görünen şu: İnce en zayıf haliyle delegeden aldığı 447 oyu
rahat bir biçimde 700'e çıkartabilir. Sonra CHP'yi iyi mi yönetir
kötü mü bilinmez ama kazanamazsa?
İşte asıl hüsran o zaman yaşanır. Çünkü o saatten sonra İnce,
CHP'de kalsa da ayrılsa da kaybeden olacak. Biri 9, diğeri 4 kez
kaybetmiş iki siyasi aktörlü bir CHP demek, daha derin krizler
demek.
Kim bilir belki de böyle bir dibe vuruşla beklenen "dip dalga"
harekete geçer ve yeni bir siyasetin önü açılır. Ne dersiniz?
İnce'nin zor seçimi
Gördüğünüz gibi "yeni bir siyaset?" meselesi hiç tartışılmadığı
için, öncelik, vereceği kararda. Macron mu olacak, Sarıgül mü?
Yoksa kendisi olup CHP genel başkanlığını mı isteyecek? Zor
seçim... Macron olmaya kalksa önünde 5 yıl gibi uzun bir süre var
ve siyasetin nasıl seyredeceğini şimdiden kestirmek zor.
Cumhurbaşkanlığı adaylığından inip, dokuz ay sonra Sarıgül olmaya
kalksa aynı akıbete uğrayıp kazanamama ihtimali daha güçlü. Kazansa
sorun olmaz ya kazanamazsa?
İşte bu zor sorulara doğru cevap verip, altını siyasetle dolduran
siyasi aktör genel başkan değil lider olur. İnce'nin seçimini
bekleyeceğiz.