AK Parti'nin 6'ncı Olağan Kongresi olağanüstü bir zaman
diliminde olmasına rağmen olağan geçti. Yaz sıcağına rağmen Ankara
Spor Salonu ve önü bir hayli kalabalıktı. O kalabalığın bir nedeni
de son günlerde küresel düzeyde bir krize dönüşen ABD-Türkiye
ilişkilerindeki gerginlik.
O gerginlik Başkan Erdoğan'ın merakla beklenen konuşmasına da
damgasını vurdu. Konuşmanın birinci bölümü neredeyse buna
ayrılmıştı.
Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı kuşatmalara değinen Başkan
Erdoğan sözü kur manipülasyonuna getiriyor ve şöyle diyordu:
"Birileri bizi güya ekonomi, yaptırım, kur, döviz, faiz,
enflasyonla tehdit ediyor. Onlara diyoruz ki oyununuzu gördük ve
meydan okuyoruz." O meydan okumanın adresi de belliydi; emperyalizm
ve sömürgecilik:
"Dünyayı sömürerek kendilerine refah düzeni kuranlara boyun
eğmedik, eğmeyeceğiz.
Hem cesareti hem aklı olan bu milletin karşısında duracak hiçbir
fani güç tanımıyoruz.
Hiç kimse bu milletle, bu ülkeyle oynamaya kalkmasın. 'Ya olacağız,
ya öleceğiz' diyerek hedeflerimize doğru yürüyen bir milletiz."
Ama en sert ve net mesajın adresi ABD'yeydi:
"Zahirde bize stratejik ortak gibi gözüken ama stratejik hedef
haline getirenlere teslim olmayacağız." Başkan Erdoğan'ın şu
sözleri ise salonu ayağa kaldırıyordu:
"Bir kez daha haykırıyoruz; Türkiye'nin yükselişini
durduramayacaksınız, hedeflerimize ulaşmamıza engel
olamayacaksınız.
Çünkü biz Türkiye'yiz, çünkü biz Türk milletiyiz, çünkü biz
Müslümanız, çünkü biz insanlığın ortak sesi ve vicdanıyız." Dış
dünyaya verilen bu mesajlar kadar kongreden nasıl bir parti
yönetimi ve nasıl bir değişim çıkacağı da önemliydi. Acaba tabandan
yükselen büyük değişim talebi karşılık bulacak mıydı? Bu sorunun
cevabını yeni MKYK listesi dağıtıldığında aldık.
"Masa başı siyaseti yapmadık"
50 kişiden oluşan MKYK listesinde 29 yeni isim vardı. Bu beklenene
yakın yüzde 60'lık bir değişimdi ama yine de beklentileri
karşılamıyordu.
Çünkü çok sayıda eski siyasi aktör yerini koruyordu.
Buradan nasıl bir MYK çıkacağını yakında göreceğiz ama daha çok
merak edilen bu kadroyu, AK Parti tabanının nasıl karşılayacağı ve
yeni bir motivasyon kaynağı olarak görüp görmeyeceği.
Dahası bu kadroyla o çok sözü edilen "metal yorgunluğu"
giderilebilecek mi? Ya da 24 Haziran seçimlerinde partinin oy
kaybetmesine yol açtığı söylenen ve Başkan Erdoğan'ın da sık sık,
"tevazuu kaybetme" olarak nitelendirdiği partiyle sokak arasında
duvar oluşturan yöneticilerdeki "kibir" giderilmiş olacak mı?
Bütün bunların cevabını yeni parti yönetimi açıklandığında ve yerel
seçim sürecinde teşkilatların performansında göreceğiz...
Aslında AK Parti, kurulduğu günden bu yana karşılaştığı bütün
krizleri doğru yöneterek ve siyaset üreterek bugünlere geldi. Bu
nedenle hâlâ Türkiye'nin en dinamik ve en değişimci partisi...
Yazıyı ısrarla "siyaset mühendisliği" yapan muhalefet partilerine
ilham vermesi için Başkan Erdoğan'ın şu sözüyle bitirelim:
"Tarihin dolgu malzemesi değil inşacısı olduğumuzu unutmadık,
unutmayacağız.
AK Parti olarak asla masa başı siyaset yapmadık. Rakip
bulamadığımızda kendi kendimize yarıştık. Gücümüzü darbe
odaklarından değil sadece milletimizden aldık."