Rahmetli Turgut Özal döneminden beri Türkiye başkanlık
sistemini tartışıyor. Ama tek taraflı ve "bir adım ileri iki
adım geri" yöntemiyle... O günden bugüne aynı muhalefet
cephesi önyargılarla bu konuyu mecrasından çıkartmaya, tartışmamaya
çalıştı, çalışıyor.
Başkanlık sistemini savunan siyasal çizgi Özal'dan bu yana
kendisini değiştirirken, ne yazık ki muhalefet cephesi hep yerinde
saydı ve daha korkunç bir şey yaptı; vesayetçi parlamenter sistemi,
367 garabetiyle içinden çıkılmaz ucube bir hale dönüştürdü.
Bu ucube sistemin değiştirilmesi artık kaçınılmaz.
Ancak, her seçimde yenilen ve kendisini yenilemeyen muhalefet, bir
daha iktidar ortağı bile olmama korkusuyla buna yanaşmıyor. Ve
canhıraş bir biçimde başkanlık sistemini kötü göstermeye
çalışıyor.
Oysa başkanlık sistemi, parlamenter sistem kadar, hatta daha fazla
demokratik bir sistemdir. Önemli olan o
sistemin "hukuki" alt yapısının iyi kurgulanması...
İşte bunun tartışılması gerekiyor.
Daha önce de yazdım dünyada, ne tek tip bir başkanlık ne de tek tip
bir parlamenter sistem var. Hepsi birbirinden farklı...
Bizdeki de bu nedenle farklıydı bundan sonra da farklı
olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam da bu yüzden sistemin adını
koydu; "Türk tipi başkanlık..."