Geçtiğimiz eylülde bu köşede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM
toplantısına katıldığı günlerde, New York'ta Harvard Clup'ın özel
bir odasında, biraz da siyaset ve iş dünyasının elitleri
diyebileceğimiz dar bir grupla özel bir akşam yemeğine katıldığımı
yazmıştım.
O yemeğin özel bir konuğu vardı; genç işadamı Sezgin Baran Korkmaz.
Kars'ın Digor ilçesinin Bacalı köyünde yoksullukla başlayan ve
İstanbul'da ayakkabı boyacılığıyla dibe vuran, sonra da
"girişimcilik ruhu"yla New York zirvelerine tırmanan bir öyküydü
onunki.
Hafta sonu işte onun köyünde, Bacalı'da, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ın da katıldığı bir açılış töreni
vardı. Genç işadamı SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Korkmaz,
doğduğu köyü unutmamış, önce bir anaokulu, şimdi de akıllı tahtası
ve 20 kişilik sınıflarıyla 12 derslik bir okul yaptırmış.
Bakan Arslan açılışta, bu çabanın ne kadar değerli olduğuna değindi
ve şunları söyledi: "Ne mutlu ki doymak adına başka yere de gitse
doğduğu yeri unutmayan hemşerilerimiz var. Ne mutlu bize ki, 'Bir
veriyorum ama kazancım bereketleniyor ve bin oluyor' diyen bir
düşünceyle hareket eden Sezgin Baran Korkmaz ve nice Korkmaz'lar
var. Allah onlardan razı olsun."
Töreni anlamlı kılan sadece o köyün unutulmaması değildi. Korkmaz
şöyle diyordu: "Bu bayrağın kıymetini bilelim ki bu bayrak
hepimizin üzerinde dalgalansın. Bu okulu, oğlumuzun sünnet
geliriyle yaptırdık ve o nedenle okulumuza kendi aile
bireylerimizden birinin ismini değil, vatanını terk etmek
mecburiyetinde kalan ve bir deniz kıyısında yaşamı son bulan Aylan
(Alan) bebeğin ismini vermek istedik. Çünkü onun hikâyesi hepimizin
hikâyesi. O yüzden vatana ve bayrağa sahip çıkalım."
Bu anlamlı yaklaşımın sergilendiği köy, son iki seçimde de büyük
oranda HDP'ye oy vermiş. Açılış töreni sürerken törene katılan ve
uzaktan izleyen köylülerle konuşuyorum. Hepsi de okulun açılışından
memnun ama söz siyasete gelince, yüzlerindeki çaresizlik ve
tedirginlik dikkat çekici.