Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumuna başta Almanya
olmak üzere bazı AB ülkelerinin taraf olması bu değişimin sadece
bir iç siyaset meselesi olmadığını gösteriyor. Bunun nedeni de
Almanya gibi ülkelerin demokrasi kaygısı değil, ülkesel ve bölgesel
çıkarlarıdır.
Yeni hükümet sistemi, bu hesapları altüst ettiği için Avrupalı bazı
siyasi aktörler öfkeleniyor hatta AB değerlerini bile ayaklar
altına alacak kadar zıvanadan çıkıyor.
Avrupa'daki çok sayıda kirli gazete manşetleri bir yana, açık açık
insan hakları ve diplomasi kurallarının ihlali akıl alır gibi değil
ve izah edilemiyor.
Peki, neden bu noktaya geldiler? Birçok nedeni var ama en önemlisi
bu ülkelerin Türkiye'nin son dönemdeki siyasi ve ekonomik
çıkışından kaygı ve korku duymaları. Bunu da gizlemiyorlar. Din ve
etnik kimlik üzerinden nefret üretmeleri, klasik sömürgeci
bahanesi.
Asıl dertleri ülkesel çıkarları ve o çıkarlara uyacak biçimde
Türkiye'yi kendi kontrollerinde tutamamak.
Bu konuda da yalnız değiller, içeride farklı kesimlerden oluşan
destekleri var. Bu da uzun geçmişe dayalı bir ilişkinin ürünü...
Sol, sağ, dindar, Kürt veya Alevi her kesim uzun yıllardan beri
Almanya'nın kapsama alanı içinde.
Mehmet Ağar ne diyordu: "Biz sol örgütleri Sovyetler destekliyor
sanıyorduk meğer hepsinin arkasında Batı varmış..."
Bugün bazı ülkelerin kucak açtığı FETÖ, PKK veya DHKP-C gibi terör
örgütlerini bir yana bırakın, "hayır" cephesinde yer alan siyasi
veya sivil toplum örgütlerine bakın, hepsinin bu ülkelerle yakın
ilişkisi var ve ortak noktaları da mevcut statükocu sistemin
değişmemesi. Çünkü yeni sistemle, sadece içerideki statükocuların
değil onlara kucak açan, destek veren dışarıdakilerin de hesabı
bozuluyor.