Sonunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bunu
da yaptı; Türkiye'yi "narko devlet" ilan etti. Şu sözler
firari bir FETÖ'cüye ya da Batı medyasındaki meczup bir
gazeteciye değil, "devleti kuran CHP" Genel
Başkanı Kılıçdaroğlu'na ait:
"Milyar dolarları yani uyuşturucu paralarını cari açık için
kullandılar."
Ne zaman FETÖ'cüler bir kampanya başlatsa, ya anında ya da bir süre
sonra aynı şeyi Kılıçdaroğlu da yapıyor.
Tıpkı kontrollü darbe veya Adil Öksüz'ün MİT
ajanı olduğunun iddia edilmesi gibi... Bu ortaklık tesadüf olmadığı
gibi siyasetin sınırları içinde yapılan bir çıkış da değil, düpedüz
bir operasyon.
Öyle olduğu için de Başkan Erdoğan öfkesini
saklamıyor:
"Bu zatın bizi uyuşturucu satıcılarıyla aynı cümle içinde
kullanarak sergilediği kepazelik artık tüm sınırların
aşıldığını göstermektedir. Adam ne diyor: Biz cari
açığımızı uyuşturucu satışıyla kapatıyormuşuz. Vicdansıza bak
ya, bu ne akıl ya, sen kendinde misin?"
Aslında bu basit bir siyasi tartışma değil. Hedefinde siyasi
gündemi değiştirmek olsa da asıl hedef Türkiye'yi
itibarsızlaştırmak ve bir adım sonra da "suçlu" ilan
etmektir. ABD ve Avrupa eksenli küresel güçler geçmişte bunu çok
yaptı. Ne zaman Türkiye'den farklı bir ses çıksa, aynı kirli tezgâh
devreye sokuldu, isimler kirletildi, bir süre sonra da iktidarlar
değiştirildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu geçmişe atıf
yaparak şöyle diyordu:
"Türkiye haritası ile şırınganın yan yana olduğu yabancı
dergiler bu ülkede yayımlandı. Özal, Menderes,
Tansu Çiller bundan nasibini aldı. Bu bir
uluslararası istihbarat oyunudur ve ana muhalefet genel
başkanı bu istihbarat oyununa düşmektedir. Ve bunu
bilerek ve isteyerek yapmaktadır."