Dünya ve ülke gündemi ne olursa olsun siyasetin kendine özgü
özel bir gündemi var ve o gündem de hiç değişmez. Liderlik,
milletvekili, belediye başkanı veya parti yöneticisi olma yarışı
hep sürer. En zor zamanda bile siyasetçinin aklının yarısı hep o
hesapla meşgul. İster ideal deyin ister koltuk hırsı, siyasetçinin
varoluş nedeni bu.
Bütün mesele bu hesabı doğru zamanda doğru yerde hayata
geçirebilmek...
CHP tarihi, genel iktidar tecrübesi açısından değilse bile parti
içi iktidar mücadelesi açısından müthiş bir siyasi laboratuvar. O
yarışa kimler girmedi ki... Bir süre önce CHP yine bir liderlik
sancısı yaşadı. Muharrem İnce, bu sancıyı gidermek için yola çıktı
ve ama başaramadı. Sancı sürüyor.
Kılıçdaroğlu dahil herkes şu gerçeğin farkında, yerel seçimlerden
sonra mevcut durum korunsa bile genel başkan değişimi kaçınılmaz
olacak.
CHP'lilere göre girdiği bütün seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu öyle
veya böyle bu seçimlerden sonra görevi bırakacak.
Kılıçdaroğlu da, seçimlerde beklenenin üzerinde bir başarı
sağlayarak, bu işi "onurlu bir biçimde" bırakmak istiyor. Peki,
yerine kim gelecek veya CHP'yi kime teslim edecek? Kılıçdaroğlu,
elini kaldıracağı, kendisine yakın ve parti tabanının da onay
vereceği bir isimin peşinde. O isim kimdir bilemem ama şu sıralarda
adı en çok geçen kişi, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan
Salıcı...
Parti çevresinin iyi tanıdığı ve saygı gösterdiği tecrübeli
siyasetçi Ziya Halis'in damadı olması, Boğaziçi mezunu ve teorik
anlamda siyaseti iyi bilmesi CHP içinde hayli ilgi çekiyor. Yıldızı
yükseliyor. Tabii 12 Aralık Hareketi içindeyken CHP'ye yönelik sert
açıklamalarının sık sık hatırlatılması, hitabet açısından "aydın"
havasını sürdürmesi dezavantaj olarak yorumlanıyor.
Aslında Salıcı'nın CHP'nin başına hazırlandığı bir süredir
biliniyordu ama ekibi veya birlikte çalıştığı arkadaşları hiç bu
kadar kendilerinden emin değildi.
Artık eminler çünkü Salıcı, örgütten sorumlu genel başkan
yardımcısı olduğu gibi Kılıçdaroğlu'nun da onu bir alternatif
olarak elinin altında tuttuğu siyaset kulislerinde seslendirilmeye
başladı.
Bu onun şansını daha da artırıyor.
Rakipleri bile bugünlerde ona karşı yeni bir çıkış yapıp
yapamayacaklarını konuşuyor.
Bu yüzden de Salıcı ile birlikte harekete eden birçok siyasi aktör,
ilk kez belediye başkanlıklarına aday olmadı.
Bunların başında da İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu geliyor.
Adı Beşiktaş ve Kadıköy belediye başkanlığı için geçen
Kaftancıoğlu, bir süre önce kesinlikle belediye başkan adayı
olmayacağını açıkladı. Normalde bu açıklamanın partilileri memnun
etmesi gerekirdi ama CHP'den;
"Bunlar partiyi ele geçirme planları yapıyor?" gibi çok farklı
tepkiler yükseldi.
Kısaca CHP yerel seçimlere yine projeler, siyasi iddialarla değil
karmaşık bir ruh haliyle gidiyor. Bir taraf, 4 Haziran'da yaşanan
hayal kırıklığını unutarak;
"yerel seçimlerde yine müthiş başarı kazanacağız" havasında, bir
taraf "Bu yönetimle olmaz" derdinde, bir taraf ise, "Bunlar partiyi
ele geçirirse bize hayat hakkı yok" kaygısında...
Bu ruh halinin nedeni CHP'nin tarihsel bagajı ve siyaset üretememek
mi yoksa lider değişimi mi? Aslında bu sorun sadece CHP'nin de
değil Türkiye'deki muhalefet cephesinin sorunu...
Yeni bir genel başkan çıkarmanın veya yeni bir parti kurmanın çare
olmadığı görüldü. Mesele yeni siyaset üretmekle birlikte onu halka
anlatacak doğru adamı da bulmakta.