Muhalefet cephesinde yenilginin faturasının kime kesileceği
tartışılıyor.
Kimlerin kastedildiği de belli: Siyasi parti genel başkanları. En
başta da altılı, yedili masayı kuran CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu yer alıyor. Doğrusu siyaset
doğal mecrasında aksa olması gereken bu: Seçim kaybeden genel
başkan ve ekibi istifa eder.
Ama Türkiye'deki muhalefet cephesinde işler böyle yürümüyor. Bir
değil iki değil, tam 12 seçim yenilgisinden sonra hâlâ
"Sorumlu kim?" diye tartışılıyorsa ortada kolektif
bir "pişkinlik" var.
Aydınından sanatçısına, gazetecisinden akademisyenine herkes işin
içinde ve olanlar herkesin gözü önünde oldu.
Kaset operasyonuna kadar gitmeye gerek yok. Kılıçdaroğlu'nun
FETÖ'nün yalan tezlerini Meclis kürsüsünden seslendirmesine de, 15
Temmuz gibi darbe ve işgal girişimine "kontrollü
darbe" demesine de kimse itiraz etmedi.
Her seçimde tıpış tıpış gidip oy verdiler. Aynı şey "kader
seçimi" dedikleri son seçimde de oldu.
Ne PKK'yı meşrulaştıran HDP'yle işbirliğine ses çıkarıldı, ne de
ikinci tura giderken yemin billah edip...