Türkiye'nin iç siyaset gündemi, Filistin ve İran'la ilişkili son
Ortadoğu gündeminden bağımsız değil. Filistin'de sivilleri katleden
ABD ve İsrail aklı, itiraz ettiği için hiç hoşlanmadıkları
Türkiye'yi de içeriden ve dışarıdan kuşatmayı sürdürüyor.
Siyasal operasyonla finansal operasyon birlikte yürütülüyor.
Bunun için de bir yandan "ekonomik tetikçilik" yaptırdığı
derecelendirme kurumları, bir yandan da "siyasi taşeronları" FETÖ,
PKK ve uzantıları kullanılıyor.
Ama daha vahim olanı, siyaset üretemeyen muhalefet partilerinin mal
bulmuş mağribi gibi bu küresel kuşatmaya, bu kirli zemine "umut"
olarak sarılmaları...
Ekonomi açısından kritik bir süreçten geçtiğimiz doğru ancak başta
CHP olmak üzere ittifak yaptığı İP ve SP'nin, sabahtan akşama kadar
doların yükselmesinden, ekonomik krizden söz etmeleri, arka planda
neler olup bittiğine bakmamaları sadece ülkeye zarar verir.
Aslında gerçeği hepsi bal gibi biliyor, borç ödeme potansiyelinde
sorun olmayan Türkiye'ye yönelik bu kuşatmaların arka planında
kirli bir siyaset var. O siyasetin en kirli ve kullanışlı aktörü
ise FETÖ. FETÖ hâlâ bitmediği gibi iç siyaseti zehirlemeye de devam
ediyor.
Bunun son örneğini birkaç gün önce gördük. İP Genel Başkan
Yardımcısı Koray Aydın, içinde birçok yalan olan şöyle bir açıklama
yaptı: "FETÖ imamı Adil Öksüz seçime çok az kala yakalanıp
getirilecek CHP ve İyi Parti'ye iftira atılacak..."
Şimdi biraz geriye gidelim. Bir kere, Adil Öksüz'ün yakalanma
meselesinin erken seçimle bir ilgisi yok. Henüz ortada seçim yokken
10 Mart 2018'de "Kaçaklar şehri Berlin" yazımda şu bilgiyi
vermiştim:
"Almanya-Türkiye ilişkisindeki soğuk havanın dağılmasına ve
gazeteci Deniz Yücel'in serbest bırakılmasına paralel sürpriz
iadelerin olabileceği öngörülüyor. Sıradaki ilk isim de Adil Öksüz.
'Olur mu olmaz mı?' yakında görürüz."
Ortada seçim falan yoktu ama böyle bir çaba vardı. Peki, bu çaba
neden Koray Aydın'ı telaşlandırdı? Herhalde ön alıyor çünkü kendi
"lideri"nden emin değil. Emin olsa daha önce şunları
söylemezdi:
"Bütün illerde cemaat mensubu insanların tek aday üzerinde
birleşmesi, onun mitinglerine yoğun organizasyonlar yapılması bu
tür algının Meral Hanım üzerinde yoğunlaştığını gösteriyor. Cemaat
üyesi olup olmadığını bilmiyorum. Ama oradan kendisine bir destek
olduğu kesindir."
Aydın, tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu gibi Öksüz'ün "devletin adamı" yani
MİT ajanı olduğunu da dile getiriyor. Ama bir kanıt da
sunmuyor.
Peki, bu açıklamalar bu yaklaşımlar kimin işine yarıyor? Sadece
FETÖ ve arkasındaki küresel güçlerin...
Darbenin arkasında onların olduğu o kadar net olmasına rağmen
devreye MİT veya başka şeyler sokularak kafalar karıştırılıyor ve
FETÖ gerçeği saklanıyor. Oysa 15 Temmuz'un en önemli ismi Öksüz'ün
yakalanması büyük ihtimalle sadece iç bağlantıları değil, dış
bağlantıları da açığa çıkartacak ve örgütün çöküşü sağlanacak.
Bundan korkuluyorsa diyecek bir şey yok.