Türkiye'de siyasetle uğraşmanın ağır bedelleri olduğunu artık
hepimiz biliyoruz. Cumhuriyet öncesine hatta tek parti dönemine
bile gitmeye gerek yok. Çok partili sisteme geçildikten sonra
siyasetçilerin başına neler geldiğine bakmak bile yeterli.
"Yeter söz Milletin" diye yola çıkan başbakan rahmetli Adnan
Menderes ve arkadaşlarının idam edilmeleri bunun en acı örneği.
Türkiye ilk sivil siyaset deneyiminin bedelini ağır ödemişti.
O tarihten sonra da, siyasete kurulan tuzaklar hiç bitmedi. Her on
yılda bir, bürokratik vesayetçi sistem ve onun akıl hocası "üst
akıl" ya darbelerle ya da muhtıralarla siyasete müdahale etti.
Siyaset, ne zaman topluma nefes aldırıp önünü açmaya kalksa hep
zinde kuvvetler devreye girip önünü kesti.
Ve öyle bir hale geldik ki, derin tarihimizi unutup, iddiası ve
özgüveni olmayan bir ülkeye döndük.