PKK-HDP siyasi hattında neler yaşandığı sadece içeriden
değil dışarıdan da ilgiyle izleniyor. PKK-PYD ve HDP hattı, Suriye
iç savaşını bölgeyi dizayn etmenin bir aracına dönüştüren, küresel
ve bölgesel güçlere endeksli siyasetiyle belli kazanımlar elde etse
de, özellikle Türkiye'de sivil siyaset açısından ciddi bir irtifa
kaybı yaşadı ve halen de yaşıyor.
HDP içinde ve çevresinde bugün yaşanan siyasi sancının asıl
nedeni de bu kayıp. Bu kayıpta, Kandil'in, küresel güç odaklarının
Türkiye'yi sıkıştırma taleplerine "hendek ve terör"
siyasetiyle destek vermesinin de HDP içindeki sol marjinal
bileşenlerin AK Parti düşmanlığı yapmasının da katkısı
büyük.
HDP'nin bütün bu tecrübelerden nasıl bir sonuç çıkartacağı
merak ediliyor. Bu sonucu, PKK'nın PYD üzerinden ABD ile kurduğu
ilişkinin de etkileyeceği söyleniyor.
Çünkü bu ilişki ABD ile Türkiye'yi karşı karşıya getiren
riskli bir ilişki.
Öte yandan ABD, İsrail- İngiltere- Suudi Arabistan'la
birlikte İran'ı kuşatma planı yapıyor. İşte bu noktada Türkiye'yi
topyekûn karşısına mı alacak yoksa PKK'yı Türkiye'den çekilmeye ve
silah bıraktırmaya zorlayarak yeni bir süreç mi
başlatacak?
İşte HDP içinde, daha doğrusu Selahattin Demirtaş
ekseninde yeni bir çıkış arayışını biraz da bu gelişmeler
zorluyor. İçeride CHP ve çevresiyle ittifak hesapları, dışarıda da
ABD'nin PKK'yı Türkiye'den çekilmeye zorlama ihtimali
Demirtaş'ı öne çıkartıyor. Aslında başkanlıkla ilgili
tartışmaların başladığı 7 Haziran öncesi yapılan araştırmalarda da
Demirtaş'ın sivrilen siyasi aktör olduğu görülüyordu. Bundan da
sadece Kandil değil, Öcalan'ın da rahatsız olduğu hep yazılıp
söylendi.