Türkiye, FETÖ'ye karşı içeride çok yönlü ve ciddi bir mücadele
yürütüyor.
Peki ya dışarıda? Hukuk, diplomasi ve ekonomi alanında yapılacak
çok şey var ama en önceliklisi kuşkusuz bu yapıyı devletler ve
toplumlar nezdinde "meşrulaştıran" eğitim alanı.
Bu konu önemli olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği her
ülkede ısrarla FETÖ'nün dünyanın 170'i aşkın ülkesinde "Türk
okulları" adına yürüttüğü eğitim faaliyetinin sonlandırmasını
istedi, istiyor. Birkaç ülkede olumlu adımlar atılıp okullar el
değiştirse de hâlâ büyük çoğunlukta okullar FETÖ'nün
denetiminde.
Bu konu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra diğer ülkeler açısından
daha önemli hale geldi ve o ülkelere "tehlikenin boyutları" daha
net anlatılır oldu. Ayrıca alternatif bir eğitim kurumu da
oluştu:
Maarif Vakfı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o vakıf için üç hedefi şöyle
sıralıyordu:
"Onlar '170 ülkedeyiz' diyorlar. Siz BM'ye üye 193 ülkede var
olacaksınız.
Öncelikle FETÖ'nün yaygın ve etkin olduğu ülkelere öncelik
verin.
FETÖ'nün okullarından 'Türk okulu' diye bahsedilmesine de izin
vermeyin." Dün de Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nda Maarif
Vakfı'na atıf yaparak, şöyle diyordu: "Çocuklarımızın ve ailelerin
mağdur olmaması için elimizden geleni yapacağız." Başkanlığını
Prof. Dr. Birol Akgün'ün yaptığı Maarif Vakfı, bir ilk adım olarak
önemli bir girişim. Ama arkasında küresel güçlerin desteği olan
FETÖ yapılanmasıyla uluslararası arenada mücadele etmek kolay
görünmüyor.