Paralel Yapı'nın devlet içinde nasıl bir örgütlenmesi olduğunu tam olarak kimse kestiremiyor. Polis ve Yargı'da ortaya çıkan tablonun bir benzerinin diğer kurumlarda da olduğu tahmin ediliyor.
Söylentiler ürpertici... Üniversiteler dahil "devletin kılcal damarları"na kadar sızan bir yapı bu. İşin belki de en hassas ve önemli yanı, bu yapıyla hukuk içinde mücadele etmek. Zor bir iş çünkü kendisi problem olan "bürokratik bir cemaat"in içine sızmış "Paralel" bir cemaatten söz ediyoruz. Kim cemaatçi, kim değil ayırmak zor.
Tabii bu yapıya karşı, hukuk içinde mücadele edilmeden sistemin normalleşmesi de mümkün değil. İşte yeni hükümeti, anayasa ve reformlarla birlikte böyle güç ve hassas bir mücadele bekliyor. Birkaç gün önce "bürokraside paralel örgütlenmeye karşı neler yapıldığını" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Başkanı Süleyman Soylu'ya sordum. Bakan Soyluönce genel bir tespit yaptı:
"Türkiye'de zeminini darbelerin oluşturduğu bürokratik bir oligarşi var. Yıllardır siyasi iktidarlara karşı direnen, engel olmaya çalışan bu yapıyla mücadele ediliyor. Paralel Yapı da bu bürokratik oligarşinin yeni biçimi. Bu yüzden '17-25 Aralık bürokratik bir direniştir, darbedir' diyoruz. Tıpkı 1980 öncesi terör olaylarının yükselmesine müsaade edip darbeye giden yolu açan bürokratik yapı gibi. Maşa farklıdır ama maşayı tutan el aynıdır."
Ardından bu yapıya karşı milletin verdiği mesajı anlattı: "Biz milletimize seçim meydanlarında, 'Türkiye'de devletin içinde alternatif bir yapı oluşturmaya çalışanlara müsaade etmeyeceğiz' diye söz verdik. Milletimiz rahat olsun. Kimse müsamaha beklemesin."