Paralel Yapı'nın devlet içindeki örgütlenmelerine yönelik
operasyonlar sürüyor. Bunun önemli ayaklarından biri de devlet
üniversiteleri ve TÜBİTAK gibi kurumlar.
Bu alanda da soruşturmalar başladı ve sürüyor. Ancak hâlâ bir
TÜBİTAK çalışanının söylediği gibi ortaya çıkanlar "Buzdağı'nın
görünen kısmı."
Oysa buzdağının görünmeyen kısmında, çok daha derin ve geniş bir
ilişkiler ağı var ve inanılmaz bir kaynak aktarımından söz
ediliyor. Konu, bir süre önce "Paralel Yapı"yla yani hukuk diliyle
FETÖ ile ilişkili üst düzey isimlere yönelik operasyon nedeniyle
aranan Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden ve Teknokent
A.Ş'nin başındaki isim Prof. Dr. Tuncay Delibaş'la ilgili yazıdan
sonra gündeme geldi.
Soruşturmalar derinleştikçe çok daha vahim bir tabloyla
karşılaşacağız. Çünkü geçmişte TÜBİTAK ve Teknokent'ler üzerinden
"Paralel Yapı"nın üniversite ayağına milyonların aktarıldığından
söz ediliyor.
Bu konuda daha önce Sabah gazetesinde Safure Cantürk, Turgut Özal
Üniversitesi'ne nasıl kaynak aktarıldığını yazmıştı: "Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın ofisinden ve evinden çıkan böceklerle ilgili
soruşturmada sanık olan Hasan Palaz'ın TÜBİTAK'ta başkanvekilliği
yaptığı dönemde, bilimsel desteklerin Paralel üniversitelere aktığı
ortaya çıktı. Sağlık alanında verilen toplam desteğin yüzde 8'i,
KPSS sorularının çalınmasıyla gündeme gelen Ankara Turgut Özal
Üniversitesi'ne aktarıldı."
Bu sadece bir örnek. Onlarca başka örnek var. İsmini saklı tutuğum
bir TÜBİTAK çalışanı şöyle diyor: "Yazdıklarınız buzdağının
görünenleri. TÜBİTAK'ta şu an tam bir paralel yapı yağmalaması var.
Projeler eski başkan Prof. Nükhet Yetiş zamanında ismiyle
açıklanıyordu. Paralel Yapı'dan sonra kazanan projeleri
açıklamayarak kurum içindeki paralel oyunu örtbas ediyor.
Kendilerine yakın projeleri paralel danışmanlara göndererek
otomatik kabulü sağlanıyor. Açıklanmasını isteyenlere de 'Kişilerin
telif haklarını korumak adına açıklamıyoruz' deniyor. Oysa özel
Acıbadem Üniversitesi açıkladı. Bu yöntemle onlarca projeye
milyonlarca lira aktarıldı."