PKK kullandığı şiddet ve terör nedeniyle tarihinin her döneminde eleştirildi, tepki topladı ama hiç bu kadar siyaset yaptığı sosyolojiyle ters düşmedi.
Siyaseten en güçlü olduğu şehirleri harabeye çeviren bir siyaset aklıyla sadece Türkiye genelinde irtifa kaybetmiyor, bizzat oy aldığı Kürtleri kaybediyor. Nusaybin'in, Silvan'ın, Diyarbakır Sur'un haline bakın. Tarihi Kurşunlu Cami'nin, okulların yakılmasını, tarihin tahrip edilmesini, sokakların hendek siyasetine kurban edilmesini içimiz acıyarak izledik.
Bu gerçeğin "Eski devlet" üzerinden yürütülen yalanlarla açıklanmasına da artık kimse inanmıyor. Özellikle de HDP'ye oy veren büyük çoğunluk. O sessiz çoğunluk, şehirlerin bizzat PKK'nın 'Özyönetim' kurması için yol verdiği, rotasını yitirmiş genç çetelerce insansızlaştırıldığını yaşayarak biliyor.
Bunun için de PKK yönetiminin yaptığı "Kontrolümüz dışındaki gençlerin eylemleridir" gibi gerekçeler "yalan" diye niteleniyor. Şu çok açık: PKK orta sınıftan destek alamadığından şehirlerin yoksul çeperlerini veya ilçeleri seçiyor. Bu da "hendek siyaseti"nin iflasını gösteriyor. Ama yerine yeni siyaset koyamaması da "şüphe" çekiyor.
Acaba bu kimin savaşı? Bir vekalet savaşı mı? Bu soruların cevabı, sadece PKK dışında değil, PKK ve HDP içinde de tartışılıyor.