Aklı başında herkes KCK'nin savaşı başlattığı 11 Temmuz'dan bu
yana şu sorunun cevabını arıyor: PKK niçin savaşıyor? Haklı bir
soru. O soruyu Prof. Dr. Halil Berktay biraz daha açıyor
ve işin içine HDP'yi de katarak şöyle soruyor:
"Bana sadece şunu söyleyin: Bu aşamada, tam ne için
savaşacaksınız (savaşıyorsunuz)? Önceki safhada, masada hangi hak
ve talepleriniz vardı ki, bunların gerçekleşmemesi şimdi savaşmayı
doğru ve meşru kılıyor? Savaşmadan ulaşamayacağınız, savaşarak
ulaşmayı umduğunuz, ulaştığınızda savaşmayı bırakacağınız
hedefleriniz nedir? Diyelim ki çarpışmalar sizin istediğiniz
gibi gitti. Hükümeti hangi noktaya getirdiğinizde
bitireceksiniz?
Bu soruyu, PKK kadar HDP'ye de soruyorum. (...) Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer HDP liderleri; sizce PKK bu
aşamada tam ne istiyor ve ne için savaşıyor? Bunu sizler, elbette
PKK adına değil, sadece kendi yorumunuzla, kendi
sözcüklerinizle, kendi anladığınız kadarıyla bana ve benim
gibilere anlatabilir misiniz?"
Eminim bu soruların cevabını, HDP'ye "Kaos olmasın, sorunlar
siyasetle çözülsün" diye oy veren milyonlar da merak ediyor. Şu ana
kadar, ne Kandil'den, ne de HDP'den bu soruya cevap gelmediği gibi
geleceğine dair işaret de yok. Ayrıca gelemez de. Çünkü bu, onların
üzerinde siyaset yaptığı Kürt sosyolojisinin arzu ettiği bir savaş
değil. Şu olup bitenleri izleyen, HDP'ye oy veren milyonların derin
hayal kırıklığından ve şaşkınlığından da bu anlaşılıyor. Güçlü bir
siyaset zemini varken, öldürmenin, bombalar patlatmanın, pusu
kurmanın mantığı var mı? Peki, o zaman PKK niye
savaşıyor?