Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel ödülü alması Türkiye'de yaşayan
herkesin gurur kaynağı oldu. Mardin'in Savur ilçesinden çıkıp,
ABD'de bilim üretmek ve kimya alanında ödül almak başlı başına bir
başarı öyküsü.
Tabii Prof. Sancar, mütevazı tavrıyla da gönülleri kazandı. Ama
sadece o kadar değil, bu iki başarısı kadar "siyasi" yaklaşımı ve
tavrıyla da herkesin dikkatini çekti. Böylece uzun yıllar dışarıda
kalan biri için, içeride yaşanan ve "kutuplaşma" denilen ayrışmanın
ne kadar yapay olduğunu da gösterdi.
Arka arkaya yaptıklarına bakın. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
davetine cevap verip geldi, övgüler dizdi, ardından Genelkurmay
Başkanı'yla görüşüp, Anıtkabir'e gitti. Akşam da Cumhurbaşkanı'nın
masasında eğitim ve bilim üzerine sohbet etti. P
rof. Sancar'ı daha sonra aHaber'de izledim. Sancar, bu
coğrafyanın insanına, tarihine ve değerlerine nasıl baktığını
anlattı ve herkesi şaşırtan çarpıcı tespitler yaptı: "Ben
milliyetçi insanım. Madalya ve sertifikayı, Genelkurmay Başkanı'na
teslim ettim. Genelkurmay'ın kasasında saklanacak. 19 Mayıs'ta
Allah kısmet ederse tekrar geleceğim, Anıtkabir'e koyacağız. Bu,
Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in madalyasıdır.
Cumhuriyet bir mucizedir."
Sancar, "cumhuriyet bir mucizedir" dedikten sonra bir başka şey
daha dedi: "Anadolu'da bin yıllık tarihimiz var. Osmanlı ile gurur
duyarım. Kravatım Osmanlı, yakamda Türk bayrağı var."