Bu noktaya gelmek hiç kolay olmadı. Bin yıl sürecek denilen 28
Şubat postmodern darbenin en güçlü ismi Orgeneral Çevik Bir,
mahkeme kapısından çıkarken o darbenin mağdurlarından AK Parti
Milletvekili Reşat Petek'e böyle sitem ediyordu. O sitemde darbenin
suç olduğu kabulü vardı ama onun da içine sinmemişti ki darbeye
destek verenleri, darbecileri teşvik edenleri de hatırlatıyordu.
Haklıydı, Darbeler sadece apoletli askerlerin arzusuyla
gerçekleşmezdi. Ellerinde silah olduğu için onların günahı çoktu
ama suçlu sadece onlar değildi. Ve sadece onların arzusu bir
darbeyi gerçekleştirmeye yetmezdi. İş dünyasının, adı sivil olan
toplumsal örgütlerin, yargının ve tabi ki bütün darbelerin zeminini
oluşturan medyanın desteği olmadan o darbelerin gerçekleşmesi
mümkün değildi.
Tabi işin bir başka ve önemli boyutu daha vardı. Darbelerin hamisi
küresel güçler... Yakın tarihimizde başarıya ulaşmış hangi darbeye
bakarsanız bakın bütün darbelerin arkasında onlar var. ABD'yle
1946'da Marshall yardımlarıyla başlayan, sonra NATO'yla devam eden
bu ilişkinin bedelini Türkiye darbeler ve iç kargaşayla ağır
ödedi.
Hâlâ da FETÖ belasıyla ödüyor ve o belayı defetmeye çalışıyor.
Çünkü 12 Eylül'ün "bizim çocukları" kılık değiştirmiş 15 Temmuz'da
"bizim müttefikler"e dönüşmüştü.
28 Şubat postmodern darbesi bu çizginin göstere göstere geleniydi.
İş dünyası, yargısı ve medyasıyla inanılmaz bir algı operasyonu
yürütülmüş, seçilmiş iktidar zorla indirilmiş, toplumun ezici
çoğunluğu dindar ve muhafazakârlara derin acılar yaşatılmıştı.
Arka planda ise bugün ülkenin başına bela olan iki terör örgütünün
önü açılmıştı. Tuzak inanılmazdı. FETÖ elebaşı Gülen, ABD'ye
götürülüyor, Öcalan ise Türkiye'ye teslim ediliyordu. Neden teslim
edildiğini dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit bile
anlamamıştı.
Bugün hâlâ bu kirli ilişki tam olarak açığa çıkartılmış değil. O
sürecin bir öncesine bakın, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Atilla Ateş, bir gün sınır boyun gidiyor ve bugün
Suriye'yi katliamlarla yok eden Esad'ın babasını "Öcalan'ı
Suriye'den çıkartmazsan savaş çıkar" diye tehdit ediyordu.