ABD'nin Ortadoğu siyaseti, bölgeyi kilitleyip, Suriye'yi iç
savaşla içinden çıkılmaz hale getirirken, Türkiye'nin Afrin'e
yönelik Zeytin Dalı Operasyonu da ABD'nin ezberini bozdu. ABD,
PKK-PYD üzerinden Türkiye'yi sıkıştırıp, İran'a yönelik asıl
operasyonunu gerçekleştirmek için yanına çekmeye çalışırken, aynı
zamanda Türkiye'yi de tehdit eden bir strateji izledi.
Türkiye, bu tehdidi gördü ve önce Fırat Kalkanı sonra da Zeytin
Dalı operasyonuyla alana indi. Bu iniş, ABD'nin bütün hesaplarını
altüst etti ve ABD şimdi Türkiye ile anlaşmak için müzakere yolları
arıyor. Bu yolu da, taşeron olarak kullandığı PKK ve PYD'yi
birbirine düşürerek bulacağını sanıyor. Bunu ABD Savunma Bakanı Jim
Mattis, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'ye söylemişti.
Bu absürt stratejiyi Türkiye ciddiye almadı ama PKK-PYD hattı ciddiye aldı ki, o çevrede bir süredir yaşanan derin tartışma su yüzüne çıktı. Önceki gün yazdığım gibi, PKK-PYD içinde bir İrancı-Amerikancı kavgası giderek sertleşiyor.
Bunun en somut göstergesi eski PYD başkanı Salih Müslüm'ün Çekya'nın başkenti Prag'da yakalanmasıydı. Müslüm, en çok itibar gördüğü AB'nin önemli başkentlerinden birinde yakalanınca ister istemez akıllara, "Acaba AB, Türkiye ile ilişkilerinde, teröre açık tavır alan yeni bir döneme mi giriyor?" sorusunu getirdi.