Eskiden kaos çıkartanların somut hedefleri
"darbecilere" zemin hazırlamaktı. Bu da çoğu kez
başarıldı ve her 10 yılda bir darbe yaşadık. Kritik küresel
kararlar veya her seçim öncesi aynı yöntem hiç bıkılmadan devreye
sokuldu. Kimi zaman öne çıkan aydınlar katledildi, kimi zaman
Papa'ya ya da dönemin Başbakanı Özal'a suikast yapıldı, kimi zaman
Aleviler hedefe konuldu, kimi zaman da ülkenin azınlıklarına
yönelik saldırılar birbirini izledi.
AK Parti'nin ilk iktidar döneminde bu yöntemlerin hepsi tek tek
denendi. Danıştay saldırısı, Hrant Dink, Rahip
Santoro ve Malatya Zirve Yayınevi
cinayetleri birbirini izledi. Şablonu tamamlayan 27 Nisan
e-muhtırası da gecikmeden geldi.
Ama ilk kez AK Parti iktidarı hem muhtıraya direndi hem de o
karanlık kumpasları etkisiz kıldı. Buna rağmen onlar da hiç
vazgeçmedi... 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi gibi darbe dâhil
her yolu denediler.
İstanbul Sarıyer'deki Santa Maria Kilisesi'ne yönelik suikast işte
bu zincirin son halkası... Orada bir kişi öldürüldü. 8 el de ateş
etmişler ama Allah'tan yaralanma bile olmadı. Kör kör parmağım
gözüne bir suikast. Aynı...