AK Parti de, muhalefet de 13 yıl sonra ilk kez hiç hesaba
katmadıkları yeni bir tecrübeyle karşı karşıya.
Çok gerilerde, 70'lerde, 90'larda kalan koalisyonu deneyecekler ama
işin doğrusu hiç de hazır değiller.
İsteyenler, hevesli olanlar, hatta çok çaba harcayanlar var ama
siyasi zemin buna uygun değil.
Aslında vatandaş da illa koalisyon olsun diye oy vermedi. Toplum,
iki milliyetçi ve otoriter partiye yönelerek farklı bir mesaj
verdi.
Koalisyon arzu etseydi, ana muhalefet partisi CHP'ye yüklenir, onu
bir biçimde koalisyonun ortağı yapardı.
Durum bu nedenle bir koalisyon yapmaya elverişli değil. Gezi'den bu
yana Türkiye belki de tarihinin en sert siyasi dönemini yaşadı.
Kimlik siyasetinin öne çıktığı, düşmanlaştıran sert siyasi
söylemlerin parti tabanlarını tahkim ettiği bir süreç bu.
Bu psikolojiden çıkmak için belki sağlıklı bir koalisyon yararlı
olur ama o da bu şartlarda biraz zor.
MHP'nin her girişime karşı duvar örmesi, HDP'nin ise özellikle AK
Parti'ye kapıları kapatması hala 7 Haziran öncesinde kaldıklarını
gösteriyor.
Geriye tek seçenek AK Parti ve CHP kalıyor... CHP, pozisyonu
nedeniyle bir koalisyona hevesli görünse bile sırtında taşımakta
zorlandığı onlarca yük var.
Ortaya koyduğu ilkeler bir yana, CHP'li siyasi aktörlerin
dillendirmekten vazgeçmedikleri Suriye diktatörü Esad'a ve
Mısır'daki darbeci Sisi'ye bakışları ve Suriyeli göçmenler meselesi
her an probleme dönüşebilir.