MHP'de parti içi demokrasi veya mahkeme kararlarıyla sonuç
almaya kalkan muhalefet şaşkın durumda.
Koca koca adamlar bir araya gelip binlerce insanı topladılar ama
ortada bir sonuç yok. Aslında Meral Akşener'in 19 Haziran
kongresinde tüzüğün 13. maddesini değiştirirken Sinan Oğan, Koray
Aydın ve Ümit Özdağ'ın "Bizim haberimiz yoktu" demeleri
muhalefetteki aktörlerin hali pür melalini anlatmaya yetiyor.
Bütün mesele Meral Akşener'in devreye sokulmasıydı. Hesap da
Türkiye'yi daha iyi yönetmek değil, AK Parti'ye en çok zararı
vermekti.
Ama her zaman olduğu gibi bu kez de "siyasi mühendislik hesapları"
çarşıya uymadı. Bırakın 10 Temmuz'u görünen o ki, yakın gelecekte
bir kongreden bile söz eden yok. Adım adım Devlet Bahçeli'nin
önerdiği 2018 süreci işleyecek.
Meral Akşener ve çevresi bu gerçeğin farkında ki, şu sıralarda üstü
kapalı yeni bir parti konuşuluyor.
Daha önce Demokrat Parti ve Gülen Cemaati'ne yakın Merkez Parti
ihtimalinden söz edilmişti.
Şimdi de ikisinin birleştirildiği bir sentez parti gündemde; Merkez
Demokrat Parti...
Bu da çok klasik bir siyaset numarasıyla sunuluyor.
Yani ne zaman yeni bir partiden söz edilse, hep aynı isimler rezerv
parti kurucusu olarak hatırlanıyor. Kimi eski merkez sağın veya AK
Parti'nin küskünü kimi de evvel ezel tarihinde partileşmeyi
beceremeyen siyasi aktörler...
Bu tabloya bakınca Akşener'in işi zor. Ya onlardan biri olacak ya
da "sıkıysa" kendi partisini kuracak.
Bu Akşener için kaçınılmaz son.
Ayrıca çevresindekiler Akşener'in çıkışını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve
AK Parti'nin 2002'deki çıkışına benzetiyor. O da bunu sevdiği için
sık sık "Ben iktidar için geliyorum, alt tabanımız yüzde 25"
diyerek iktidar sinyali veriyor.
Eğer Akşener'in yüzde 25'i tamamsa gerisi kolay. MHP'ye bile
ihtiyacı yok. Demek ki benzetildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
yaptığını yapabilecek. O zaman buyur yap.
Çünkü Erdoğan, siyasi yolculuğa Saadet Partisi'nde genel başkan
olarak değil yeni bir parti kurarak çıkmıştı.