15 Temmuz kanlı darbe ve işgal girişiminin halkın direnişiyle
püskürtülmesi, içinden geçtiğimiz yüzyılın en önemli sivil devrimi
olarak tarihe geçecek.
Yakın tarihimizde 1960'ta başlayan ve neredeyse her 10 yılda bir
tekrar eden çok sayıda askeri darbe ve muhtıra gördük. Hepsinin de
dış destekli, daha doğrusu iç ve dış darbeci güçlerin ortak yapımı
olduğu biliniyor.
Küresel güçler, Türkiye'yi kontrolde tutmak, hareket kabiliyetini
azaltmak, bölgesel etkisini sınırlamak için darbelere destek
verirken, içerideki vesayetçiler de dindarları, Kürtleri ve
Alevileri baskı altında tutmak, toplumsal hareketliliği önlemek
için darbeleri bir çare olarak gördü. Bir süre bunu başardılar
da.
Ama bu kirli ittifak, hiçbir darbede, 15 Temmuz'daki kadar net
açığa çıkmadı. İçeriden devşirilen dindar kılıklı bir çete, bu
ülkeye ait bütün değerleri hiçe sayan, halka kurşun sıkan, Meclis'i
bombalayan bir darbe gerçekleştirdi ve kan döktü.
Karşılığı da benzersizdi. Türkiye toplumu ilk kez 15 Temmuz
darbesine ölümüne direndi ve püskürttü.
Sadece bizde değil, dünya siyaset tarihinde bir ilkti bu. Dünya
tarihinde yaşanan hiçbir direniş, 15 Temmuz gibi içeriden ve
dışarıdan yürütülen kuşatmalara karşı bir destana dönüşmedi.
Bunda kuşkusuz son 15 yıldaki sessiz devrimlere imza atarak sivil
demokratik bilinç oluşturan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinin
katkısı büyük. Onun sayesinde "darbeler karşısında susan, şapkasını
alıp giden siyasetçiler devri" kapandı.