AK Parti'yi sandıkta yenemeyenler, her seçim yenilgisinden sonra
umutlarını sandık dışı güçlerin saldırılarına ve ekonomik krize
bağladılar.
Ama hiçbiri tutmadı. Ne 2008 küresel krizi, ne Gezi kalkışması, ne
17-25 Aralık darbe girişimi, ne de dünyanın en azılı üç terör
örgütü, FETÖ, PKK ve DEAŞ saldırıları istediklerini
gerçekleştirmeye yetmedi.
Sonunda en kanlı saldırı, 15 Temmuz işgal girişimi gerçekleşti. Ama
o da işlerine yaramadı. Şimdi son umutları ekonomik kriz. Bu kez
biraz daha umutlanmış görünüyorlar. Akbaba gibi felaket
tellallığında birinciliği kimselere bırakmamalarının nedeni bu.
Müthiş bir sevinçle ellerini ovuşturarak ballandıra ballandıra
krizi anlatıyorlar. Hepsi de "AK Parti'den kurtulalım da ülke
batsın fark etmez" havasında.
Ve öylesine pervazsızlar ki, bu milletin canını ortaya koyarak
direndiği o müthiş "15 Temmuz Devrimi"ne bile dil uzatmaktan
çekinmiyorlar.
Sürekli televizyonda kendi ülkesini aşağılayan, kara ekonomik tablo
çizerek negatif enerji yayan bir meczup içindekini kusarak şöyle
diyebiliyor:
"Dolar 3.46'yı aştı. Ne oldu dolar sevgisi vatan sevgisini geçti
mi? 'Tankların önüne yatarız, dolarımızı satmayız' mı? Kahramanlar
nerede?" Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün ahlak dışı bu yaklaşıma
hak ettiği cevabı zaten verdi. Ama şunu hatırlatmakta yarar var; o
tankları durduran kahramanların büyük çoğunluğunun cebinde dolar
yok.
Cumhurbaşkanının çağrısıyla ölüme koşan o insanlar, dolarları olsa
hiç tereddüt etmeden yine koşarlar. Olanlar koşuyor.