HDP Eş Genel Başkanı Aysel Tuğluk'un vefat eden annesi Hatun
Tuğluk'un cenazesinde yaşanan insanlık dışı olayı birileri kendi
çıkarları için hâlâ fırsat sayıyor ve "hile" yaparak
kullanıyor.
O gün orada hepimizi utandıran bir şey oldu ama aynı zamanda
valisinden bakanına, başbakanından cumhurbaşkanına en sert duruş da
sergilendi.
Ancak ne yazık ki bu gerçeğe rağmen kirli akıllar, marjinal bir
grubun tepkisi üzerinden hâlâ toplumun sinir uçla- rına dokunarak
kaos yaratmak istiyor.
Bu kirli operasyonu anlamak için o gün orada olanları hatırlamakta
yarar var. O gece Aysel Tuğluk'un annesinin Ankara'da düzenlenen
cenaze törenine bir grup saldırıda bulunuyor ve sloganlar atıyor. O
anda iki şey birden gelişiyor, İçişleri Bakanı hemen olaya el
koyarken, fısıltı gazetesi de harekete geçiyor ve mezarlıkta
"Buraya Ermeni, Alevi, Kürt gömdürmeyiz" sloganının atıldığı
iddiasını hızla yaymaya başlıyor.
Tıpkı Türkiye'nin yaşadığı onlarca kirli operasyon gibi... Ama
etkili olmuyor, çünkü bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olay
yerine giderek, güvenlik önlemlerini artırırken, Aysel Tuğluk'a da
her türlü yardıma hazır olduklarını iletiyor. Hatta Tuğluk o sırada
duygusal anlar yaşıyor.
Bu süreçte, saldırganların görüntüleri izleniyor ve olaya
karışanlar tespit ediliyor.
Buradan gelen ilk bilgilerle İçişleri Bakanı Soylu açıklama
yapıyor: "Hakikaten çok çirkin. Diyorlar ki 'Burada şehit mezarı
var, gömdürmeyiz. Burası Türkiye buraya gömdürmeyiz.' Bunlar tabii
ki kabul edebilir değil. Öte yandan 'Buraya Ermeni gömdürmeyiz,
Alevi gömdürmeyiz' gibi cümleler edilmemiş. Bunlar telaffuz edilmiş
gibi bir algı oluşturmak çok tehlikeli. Maalesef bunu yapıyorlar."
Soylu bu açıklamasıyla kirli bir operasyona dikkat çekiyor ama
birilerini bu bile kesmiyor; Ermeni'nin yanına Alevi ve Kürt'ü de
ekleyerek yalan makinesi devreye sokuluyor.
Daha vahimi bu operasyon, Bakan Soylu'nun açıklamalarına rağmen
sürdürülüyor.
Bu da gözaltına alınan bir kişinin şu ifadesine dayandırılarak
yapılıyor: "Burası Ermeni Mezarlığı değil, teröristler gömülemez."
Medyanın bir kısmı hemen bunun üzerine atlıyor ve şu başlık
atılıyor:
"Soylu'yu yalanlayan ifade." Sahiden bu ifade Bakan Soylu'yu
yalanlıyor mu yoksa algı mı yapılıyor?
Sorunun cevabını Bakan Soylu'dan dinleyelim:
"O gece olay yerine gitmeden önce bize etnisitiye dayalı hakaret
edildiğinin belirtilmesi üzerine olayın sesli görüntüleri izlendi
ve derinlemesine araştırılması talimatı verildi. Ancak sesli
görüntülerde etnik sözler tespit edilemedi. Bunun üzerine verilen
talimatla yapılan ayrıntılı soruşturmada 62 kişinin ifadesine
başvuruldu.
Bu ifadelerin tümünde sadece bir kişi, bu sözü bir kez söylediğini
beyan etmiştir. Üç polis de teyit etmiş ve gereği de
yapılmıştır.
Ancak buradaki gariplik şudur; kamuoyunda bu konuyu sürekli dile
getirenler şaşkınlık içindedir çünkü olayın hemen üzerine
gidilmesi, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan'ın anında tutum
almaları birilerini şaşırtmıştır. Kendilerine öğretilen davranış
kodlarının dışında hukuk devletine uygun ve insani bu tutumun
şaşkınlığıyla istismar edebilecek alan bulamadıkça
çırpınmaktadırlar.
Bu olayı etnik bir istismara döndürememenin hayıflanmalarını
yaşamaktadırlar...
Bilmeleri gereken bir tek şey var. Hukuk devleti tüm kurallarıyla
işliyor, işleyecek." O kirli saldırıya her düzeyde en sert tepki
verilmişken, hâlâ sinir uçlarını harekete geçirmek "kirli algı"
değil de nedir?