Terör örgütleri üzerinden Türkiye'ye karşı kirli bir savaş
yürütüldüğünü biliyoruz.
DEAŞ, PKK ve FETÖ... Biri bırakıp diğer başlıyor. Sadece son bir
ayda 4 büyük saldırı yaşadık.
Onlarca insanımızı kaybettik. İçimiz yandı. Ama onlarla, bütün iç
ve dış engellemelere, polis ve ordu içindeki tahribata, siyasal
dayanışmada yetersizliğimize rağmen mücadele edebiliyor ve
başarıyoruz da...
PKK, Hendek vahşetiyle şehirlerimizi kan gölüne çevirmeye kalktı,
yenildi. FETÖ tarihin en kanlı saldırısına tanklarla, F-16'larla
kalktı, halk çıplak bedeniyle bu kanlı saldırıyı durdurdu.
Şimdi sıra DEAŞ'ta... El Bab kuşatması sürüyor. Orada Türkiye'nin
başarılı olmaması için her türlü engelin çıkartıldığını da
biliyoruz.
Buna rağmen Türkiye bir yandan bu mücadeleyi sürdürüyor, diğer
yandan da Suriye'de kalıcı barış için tarihi bir adımın atılmasına
öncülük ediyor.
Bütün bunları sadece biz değil, vicdan sahibi herkes görüyor. Bu
bölgede merkezinde Türkiye'nin olduğu derin bir oyun oynanıyor.
Oyun kurucular ve oyuncular, bombalarla, suikastlarla Türkiye'yi
teslim alamayacaklarını biliyor.
Bu yüzden, her defasında aynı tehlikeli oyunu, -Kürt- Türk, Alevi-
Sünni, Laik -Muhafazakâr çatışmasını- başlatmak için
saldırıyor.
Bütün bu saldırılara karşı Türkiye toplumu şu ana kadar sağlam bir
duruş sergiledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önce "Yenikapı Ruhu" ekseninde siyasetin
ortak hareket etme çağrısına, sonra da "Milli Seferberlik"
çağrısına destek verdi. Peki, medya, aydınlar ve siyaset ne
yaptı?
Önceki gün, Hıncal Ağabey(Uluç) bu soruya medya açısından haklı
olarak olumsuz bir cevap verdi: "Cumhurbaşkanı'nın seferberlik
sözünü, başkaları için söylenmiş sayıp, üzerimize zerre alınmadan,
aynı şiddet, nefret, kin ve küfür yazılarını sürdürünce biz;
teröristler bayram yaptı." İster laik, ister dindar kim bir
başkasının yaşam biçimine müdahale ediyor ve "zor zamanlarda" bunun
üzerinden siyaset yapıyorsa bu ülkeye, terörden daha büyük zarar
veriyor. Bu noktada asıl sorumluluğun siyasete düştüğünü ve kimin
ne söylediğini iyi düşünmesi gerektiğini hatırlatmak gerekiyor.
Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü konuşmasını özellikle CHP
lideri Kılıçdaroğlu'nun, "çöken ve teröre destek veren bir devlet
var" dediği kendi konuşmasıyla yan yana koyarak okumasında
ülkemizin geleceği için yarar var.