Türkiye-ABD ilişkilerinin gerildiği bir dönemde Donald
Trump'ın ABD başkanı seçilmesi Türkiye'ye rahat bir nefes
aldırdı.
Bu konuda çok şey söylenecek ama şu gerçeğin altı çizilmeli.
Türkiye'de, Clinton'a başta FETÖ'cüler olmak üzere açık destek
verenler biliniyor ama Trump'a kimin destek verdiği ve Trump'ın
çevresinde olumlu Türkiye algısının nasıl oluştuğu bilinmiyor.
İşte bu noktada, tıpkı ABD'li seçmenler gibi Trump'a gizli destek
veren Türklerin olumlu Türkiye algısı oluşmasında ciddi katkıları
olduğunu biliyorum.
Sayıları az da olsa bu katkıyı sunanların birkaçını yakından
tanıyorum. İlk sırada ABD'nin yeni Başkanı Trump'a yakınlığıyla
bilinen Aydın Doğan'ın damadı Mehmet Ali
Yalçındağgeliyor.
Yalçındağ, hatırlarsanız bir süre önce Doğan Grubu'ndaki görevinden
karanlık bir operasyonla uzaklaştırılmıştı.
Seçim gecesini bile Trump'ın seçim merkezinde
geçiren Yalçındağ, Hilton Hoteli'nde düzenlenen seçim
kutlamasına da Türkiye'den katılan tek isim.
Trump'a destek olan ve alanı boş bırakmayan başka isimler de vardı.
DEİK bünyesinde kurulan Türk -Amerikan İş Konseyi Başkanı Ekim
Alptekin ve arkadaşları seçim sürecinde alanı boş
bırakmadıkları gibi kurumsal olarak ciddi bir lobi çalışması da
yürüttü. Özellikle Trump'a çok yakın danışmanlarla geçmişten gelen
ve güçlendirilen ilişkilerle, Türkiye'nin anlaşılmasında ve Türkiye
karşıtlarının yürüttüğü algı operasyonlarının boşa çıkartılmasında
etkili oldular.
Alanı boş bırakmayan kurumlardan biri de Washington'daki Bahçeşehir
Üniversitesi... Üniversitenin rektör yardımcısı ve Global Policy
Institute'un kurucu başkanı ise şimdi Trump'ın dış politika
danışmanı olan Walid Phares... Phares seçim öncesi Sabah
gazetesine de önemli açıklamalarda bulunmuştu.