ABD'de başkanlık yarışı tüm hızıyla sürüyor. Kamuoyu yoklamaları
Hillary Clinton'ın öne geçtiğini gösterse de Donald Trump'ın şansı
da az değil ve sürpriz ihtimali var.
Çünkü ABD içinden bakanlar, Clinton'ın hem ABD için hem de dünya
için yeni ve sürpriz bir şey söylemediği inancında. Değişimci ve
demokrat görüşlere sahip olması gereken Clinton tam tersine mevcut
statükoyu koruyan bir rol üstlenmiş durumda. Clinton'ın kadın aday
olması dışında yenilikçi hiçbir yanı yok.
Trump ise iç politikada "sığınmacılar, Meksikalılar ve Müslümanlara
yönelik" ırkçı yaklaşımıyla, dış politikada da "ABD'yi tekrar büyük
yapma" sözüyle izleyenleri korkuturken statükoyu sarsan
yaklaşımıyla da ilgi çekiyor. Bu yüzden hiç hesapta olmayan
seçmenleri harekete geçirme, protesto oylarını alma olasılığı
yüksek.
Bu seçimi, ABD vatandaşlarından daha çok dünya halkları dikkatle ve
kaygıyla izliyor. Çünkü onlar yaşayarak biliyorlar ki, ABD
siyasetindeki küçük bir değişim dünyanın bir başka köşesine
gözyaşı, kaos veya normalleşme olarak yansıyor. Ayrıca şu da
biliniyor, başkanlar aynı zamanda farklı güçleri, çıkarları ve
siyasi yaklaşımları temsil ediyor.
Bu tartışma en net biçimde ABD'deki Türkler arasında ve Türkiye'de
yaşanıyor. BM'nin 71'inci yılı nedeniyle gittiğimiz New York'ta
bunu çok daha net gördük. Tartışmanın odağında ise şu soru var:
Türkiye için Clinton mı Trump mı daha iyi?
Taraflar giderek netleşiyor. ABD'deki Türkler arasında Clinton,
Türkiye'de ise Trump öne çıkıyor. ABD'deki Türkler arasında
Clinton'ın öne çıkmasında AK Parti- CHP ayrımı kadar, FETÖ
yapılanmasının da etkisi var.