Dünyanın nefes almaya ihtiyacı var. Gazze'de, Ukrayna'da derin
bir çözümsüzlük devam ediyor. İş soykırımcı İsrail'in
suikastlarıyla daha da tehlikeli bir noktaya gidiyor. Ama ne yazık
ki ortada bu tehlikeli gidişatı durduracak, elini taşın altına
koyacak güçlü bir küresel irade yok. Tam tersine o irade savaşı
körüklüyor.
İşte tam bu zeminde, küresel güçler kabullenmekte zorlansa da
dünyaya nefes aldıracak ses ve girişim Türkiye'den yükseliyor.
Başkan Erdoğan'ın 2010 yılı sonrası küresel her
platformda ısrarla seslendirdiği "Daha adil bir
dünya" ve "Dünya beşten büyüktür"
yaklaşımı sadece bir başlangıçtı. Bunun yansımalarını 30 yıldır
çözümsüzlüğe mahkûm edilen Karabağ meselesinde, iç
savaşın eşiğine gelen Libya'nın bir nebze de olsa istikrara
kavuşmasında veya açlıkla boğuşan Afrika ülkelerine yapılan
desteklerle gördük.
Bu barışçıl siyasetin belki de en çarpıcı örneğini, Rusya-Ukrayna
arasında yaşanan ve dünyayı gıda kriziyle karşı karşıya bırakan
savaşta gördük. Tahıl koridorunun açılması ve 200'ü aşkın esirin
kurtarılması Türkiye'nin izlediği "barış ve denge
siyaseti" sayesinde...