"TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan'ın -bunu bu şekilde açıklamak istemezdim- buram buram demokrasi hazımsızlığı ve istatistik cinliği yapan konuşmasını üzüntüyle dinledim. Bu kişi bizi istatistik eğrileri üzerinden vurmaya çalışıyor. Dışarıdan vuran vuruyor ama içeriden vuranlara günü gelir hesabını da sormasını bilirim." Bu cevapta sadece sitem yok, ağır suçlamalar da var.
Bu "kavga" aslında Türkiye'deki derin dönüşümün ve siyasi mücadelenin bir uzantısı. Bir anlamda Türkiye, bir kez daha Başkan Erdoğan'ın temsil ettiği sivil siyasetle, kurulduğu günden beri darbelerin destekçisi olan TÜSİAD arasında yaşanan kavgaya tanık oluyor. Bu yeni de değil, ne zaman sivil siyaset güçlense, zinde kuvvetlerle birlikte büyük patronların harekete geçtiğini gördük. Tesadüf (!) bu ya, bu hareketlenmeler küresel güç merkezlerinin kuşatmasıyla da örtüşüyor.
Yakın tarihimizde böyle çok sayıda örtüşme var. Son 50 yıllık tarihimizde ne zaman seçilmiş siyasetçilerle bürokratik vesayetçiler ya da onların destekçisi dış güçler karşı karşıya gelse, TÜSİAD hep karşı cephede yer aldı. Bu yüzden de adı hep darbelerle birlikte anıldı.