Mahmut Övür Sabah Gazetesi

Yarın seçim olsa durum ne?

Türkiye'nin son yıllarda dış politikası üzerinde yoğun tartışmalar yaşandı. Sadece ateş çemberine dönüşen çevremizle ilgili değil, ABD'den AB'ye, Rusya'dan Çin'e ve Arap ülkelerine uzanan...

22 Temmuz 2017 | 9.771 okunma

Türkiye'nin son yıllarda dış politikası üzerinde yoğun tartışmalar yaşandı. Sadece ateş çemberine dönüşen çevremizle ilgili değil, ABD'den AB'ye, Rusya'dan Çin'e ve Arap ülkelerine uzanan ülkeler ve birliklerle ilişkilerimizde geçmişle kıyaslanmayacak yeni bir durum söz konusu ve ciddi gelgitler yaşanıyor.
Aslında bu gelgitleri bütün dünya ülkeleri az çok yaşıyor. Bir anlamda yeni bir dünya kuruluyor, ittifaklar oluşuyor. Bu süreçten doğal olarak en çok etkilenen ülke Türkiye. Küresel güçlerin Arap Baharı hesabı, İslam'a yaklaşımları ister istemez Türkiye'yi bu hesabın içine çekiyor. Kuşkusuz Türkiye, geçmişle kıyaslanmayacak daha aktif yeni bir dış politika izliyor. "Dünya 5'ten büyüktür" teziyle bütün şimşekleri de üzerine çekiyor.
Geçmişin içe dönük siyaseti yerine dinamik bir siyaset izlenmesi, dışarıdan tepki aldığı gibi iç siyaset odaklarınca da eleştirildi. Peki, sokaktaki insan ne diyor? Sorunun cevabını Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi verdi. Vatandaşa göre, son dönemde hükümetin izlediği dış politikada olumlu bir değişim var. Diğer bütün verilere bakıldığında da vatandaşın süreci, bir kısım aydın ve medya mensubundan daha objektif ve doğru değerlendirdiği görülüyor.
Türkiye'ye en yakın dost ülke Azerbaycan ama en büyük tehdit ise önceki yıllara göre değişmiş. Yüzde 66.5'le ABD ilk sırada. Aslında bu yeni değil, ABD hep birinci sıradaydı, şimdi ise açık ara önde. Bunu bugün PKK-PYD ile ittifakı daha da hızlandırdı.
Vatandaşın dış politika sürecini dikkatli izlediğinin en çarpıcı örneğini ise Rusya- Türkiye ilişkilerinde görüyoruz. Rusya ile ilişkilere olumlu bakan sokaktaki insan, bu ülkeyle daha çok enerji, turizm ve ekonomi alanında ilişkinin geliştirilmesini istiyor. İttifak meselesine ikinci planda bakıyor.
Ne AB ile ne AB'siz: AB ile ilişkileri doğru okuyan sokaktaki insan, AB'ye girilmesi gerektiğini ancak "Din ve kimlik farklılığı" nedeniyle almayacaklarını da söylüyor. Örneğin AB'nin öne sürdüğü demokrasi eksikliğinin engel değil bahane olduğunu düşünüyor.
Şu soru çok net: Sizce Türkiye kaç yıl sonra AB'ye tam üye olacak? Hiçbir zaman yüzde 81.3... 2013'te yüzde 46.7 olan bu rakam neden 4 yıl sonra yüzde 81'e ulaştı? AB Parlamentosu bu konuyu araştırsa insanlığın geleceğine daha anlamlı katkı sunar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı 22 Kasım 2024 | 430 Okunma İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? 21 Kasım 2024 | 1.065 Okunma Trump çöküşü durdurabilir mi? 19 Kasım 2024 | 391 Okunma Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi 17 Kasım 2024 | 449 Okunma ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ 16 Kasım 2024 | 425 Okunma