Türkiyeli lise öğrencisi Emir Özsüer'in koca AB ülkelerini bile
harekete geçiren ve biraz da utandıran Suriyeli mülteci çocuklara
sahip çıkan "Elimi Tut" projesi nedeniyle iki gündür AB'nin
başkenti Bürüksel'deydim.
Brüksel'de bizi hem duygulandıran hem de gururlandıran projenin
ayrıntılarını önümüzdeki günlerde yazacağım, şimdi AB'nin
başkentinde dünya siyasetine ilişkin neler konuşulduğuna
bakalım.
İki şey öne çıkıyor: Dünyanın artık yeni bir siyasete ihtiyacı
olduğu ve vahşi kapitalist sistemin -onca kendini yenileme
girişimlerine rağmen- son demlerini yaşadığı. Dünyayı sarsan
2008'deki finans krizi, Doğu-Batı arasındaki gelir adaletsizliği,
çevre sorunları, Ortadoğu ve Afrika'da gelişen siyasi süreçlerin
ortaya çıkardığı darbeler ve mülteci meselelerini artık mevcut
dünya sistemi çözemiyor. Derin bir çaresizlik yaşanıyor.
Dahası durum siyaset açısından giderek daha da korkutucu bir hal
alıyor. ABD'de Donald Trump gibi siyasetçilerin öne çıkması, AB
ülkelerinde göçmen karşıtı ırkçı Pedigavari hareketlerin yükselişe
geçmesi, Suriye üzerinden bölgenin kaosa sürüklenmesi bu korkutucu
halin ipuçları.
Oysa hayatı daha kolaylaştıran, dünyayı daha yaşanabilir kılan
nanoteknoloji çağında siyaset bu sorunları çok daha kolay
çözebilirdi.
Ama ne yazık ki bu teknolojik devrim siyasete yansımadı. İş
dünyasının önde gelenlerinden biri şöyle diyor: "Hâlâ eski siyaset
yöntemleriyle siyaset yapılıyor. Oysa siyasette de nanoteknoloji
dönemi başlamalı."
Çünkü ancak onun üzerinde yükselecek daha insani, daha adaletli ve
merhametli yeni bir küresel sistem kurulabilir. Dünyanın buna
ihtiyacı var...