Kayseri oldum olası, kendi dinamiklerini kullanarak kalkınma uğraşı veren bir kent. Düne oranla ticari aktivite bugün daha hareketli, daha canlı. Dün hayalleriyle avunan kararsız girişimci gitmiş, bugün yerini daha bilinçli, daha kararlı bir sanayici profili almış. Veriler açık; kentteki aktif sinai üretim alanlarının büyüklüğü son yirmi yılda 42 milyon metrekareye, üreten firmaların sayısı bin 500’lere çıkmış. Özellikle sinai üretim alanlarının, şu sıralar sıkça sözü edilen 4’üncü OSB’nin devreye girmesiyle daha da büyüyeceğini ve de yakın bir gelecekte 50 milyon metrekarenin üzerine çıkacağını söylersek, yanlış yapmamış oluruz.
Başka bir yaklaşımla Kayseri OSB, Kayseri Serbest Bölgesi, Mimarsinan ve İncesu Organize Sanayi Bölgeleri, girişimcilerin özkaynaklarını seferber ederek ortaya koydukları endüstri alanlarının belli başlıcaları... Yani ihracatını otuz yılda 20 milyon dolardan alıp 2 milyar dolar seviyelerine taşıyan bir Kayseri gerçeğindenden söz ediyor, ancak yine de bunun ‘yeterli olmadığı’ savına katıldığımızı beyan ederek, bazı kaygıları dillendirmekten kendimizi alamıyoruz...
Ve hele; ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Ali Babacan’ın, bakanlığı döneminde söylediği; ” Kayseri kendi kendine yetebildiği gibi, büyümeyi de başaran bir il. Kayseri şikayetçi olmadan Türkiye ekonomisine yılda 2 milyar dolarlık ihracat katkısı sağlıyor. Bu anlamda Türkiye’nin ‘yıldız şehri’ sıfatını haketmesi yadırganmamalı. Anadolu Kayseri’den çok ders almalı...” şeklindeki sözlerini anımsadıkça...
Evet, Kayseri kadim ticaret kenti kimliğini korumuş, kendi gayreti ile sinai üretimde bir cazibe merkezi konumuna gelmeyi başarmış da olsa, bugünkü ekonomik refah seviyesi, kendi ölçeğindeki iller ortalamasının çok altında. Kent merkezi ile kırsalı arasındaki gelişmişlik farkı çok büyük. Bu farkın ortadan kalkması için teşviklerin ‘ilkeler’ bazında uygulanması gerek. Bir başka anlatımla, kentin ekonomik gelişimini hızlandıracak yeni yatırımlara, katma değer getirisi yüksek, rekabet edebilir niteliğe sahip üretime, ve tabii, bunları gerçekleştirecek girişimcilerin ‘ilkesel teşvikler’le yüreklendirilmeye ihtiyaç var.
Ali Babacan’ın, Kayseri hakkındaki sözleriyle ‘gelişim ve
değişime’ en alt noktadan adapte olmak gerektiğine vurgu yapıldığı
bir gerçek. Ancak şu hususun da bilinmesi gereken bir başka gerçek
olduğunun gözardı edilmemesi gerek. Zira, Kayseri’nin ‘model şehir’
imajı ile lanse edilmeyi henüz haketmediğini dillendiren işadamları
var. Onlara göre söz konusu hakkın teslim edilebilmesi için
teknoloji ağırlıklı yatırımlara, işgücü potansiyeline yeni iş ve aş
kapılarının açılmasına, daha da önemlisi, katma değer getirisi
yüksek üretime yönelinmesine ihtiyaç var.
Kayseri Sanayi Odası, geçen aralıkda bir açıklama yaparak kentin
2018 yılı ihracat hedefini 2.2 milyar dolar olarak duyurmuştu. Yeni
bir açıklama ile bir öncekine atıfta bulunularak, yılın ilk ayı
ihracat toplamında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27.70’lik
bir artıştan söz ediliyor ve de,” İhracat artışında bazı
sektörlerimizin öne çıktığına tanık oluyoruz. Özellikle madencilik
sektörü ocak ve şubat aylarında artış sağladı. Makine aksamları da
öyle... Keza çelik ürünleri de oldukça iyi artıyor. Böyle devam
ederse hedefi rahatlıkla tutturacağımızdan kimsenin kuşkusu
olmamalı...” deniliyor. Umarız, söylendiği gibi olur.