Bu dünyada sevdiklerimizin bir kısmını hürmetle severiz, anne, baba ve büyüklerimiz sevmek gibi.
Bir kısmını şefkatle severiz, çocuklarımızı sevdiğimiz gibi.
Bir kısmını şehvetle severiz, eşimiz gibi.
Biz kısmını lezzetle severiz yiyeceklerimiz, içeceklerimiz gibi.
Zevkle severiz, kulaklarımızdan giren güzel ve ahenkli sesler gibi.
Ama bütün bu sevdiklerimizin bir tanesini, zülfünün telini, gül yaprağını, bal damlasını, anamızı, babamızı… Biz yaratamadığımız gibi sevgiyi de biz yaratmadık.
Sevdiklerimizi yaratan ve süsleyenin de Allah celle celalüh olduğunu Rabbimiz şöyle haber verir:
“Kadınlara, oğullara, tonlarca altın ve gümüşe, süslü atlara, en’ama (deve, sığır, koyun ve keçiye, günümüzde arabalara, uçaklara, yatlara), ekine karşı aşırı sevgi beslemek, insana güzel gösterildi. Bunlar dünya hayatının nimetleridirler. Dönüş yerinin en güzeli Allah katındadır.” (Al-i Imran süresi ayet 14)
Ama bu dünyada bizim için yaratılanlardan faydalanmamızı ama israf etmememizi ister Rabbimiz.
Ayrıca bu dünyadan yararlanırken kendimize ait olan ve meşru yollardan kazanılanlardan yararlanmamızı ister.
Sevgi herkese verilmiştir ama yönlendirme işi bize verilmiş.
Rabbimiz, helal olanları gösterirken, Şeytan hep haram olanları güzel gösterirmiş
“…Ancak onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi.” (En’am süresi ayet 6/43)