Her fırsatta 16 Nisan’ın 16 Temmuz halk destanının anayasasının oylanacağı çok önemli bir milat olduğunu ifade ediyorum. Gerçekten de, herhalde tarihte hiçbir millet böyle bir ihanete uğramamış, bu kadar güçlü bir saldırı karşısında böyle büyük bir destan yazmamıştır.Batılı devletlerin şaşkınlıkla izlediği, hatta inanmak istemediği, Türkiye’nin başarısına ümit bağlamış dünyadaki milyonlarca mazlumun da büyük endişeye kapıldığı, Türkiye için dua ettiği, nihayetinde 16 Temmuz sabahı derin bir oh çektiği nadide bir tecrübeydi 15/16 Temmuz…
Öyle ki, bu tarihten kısa bir süre sonra, 24 Ağustos sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Cerablus sınırından geçerek ÖSO ile birlikte DEAŞ ve tüm terör örgütlerine karşı büyük bir operasyon başlattı. Fırat Kalkanı adı verilen bu operasyon, DEAŞ’ın yenilemez olduğu efsanesini yıktığı gibi, Türkiye’nin kalbine bir hançer gibi saplanmak istenen terör koridoru için kendisi bir hançer oldu.
Bir millet ve ordusu diz çöktürülmek, birbirine düşürülmek istenirken, bu zor şartlarda dahi, hem içerideki bu hain kalkışma bastırılmış hem de sınır ötesinde Türkiye için kurulmak istenen idam sehpası parçalanmıştı. Milli ordumuzun gücünün yerinde olduğu, operasyonel kabiliyetinin diğer güçlerin yanında öne çıktığı dünyaya gösterildi. İki bin kilometrekareyi aşkın bir bölge güvenli hale getirildi. İnsanlar evlerine dönmeye başladı. Terör kaynağında kurutuldu. Böylelikle Türkiye’yi oyundan düşürmek isteyen güçler de büyük bir telaşa düştüler. Şaşkınlığa uğradılar. Bu noktada hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyoruz.
Fırat Kalkanı kendi amacına bu safhada ulaştı. Bundan sonrasında sahanın ve diğer ülkelerin tavrına göre, Türkiye kendi stratejisini uygulayabilecek kapasitesini bölgeye konuşlandırdı.
Öte yandan, ülke içinde de anayasa değişikliği üzerinden büyük bir reforma hazırlanıyoruz. Bu gelişmelerin hiçbirisi birbirinden bağımsız değil. Güvenlik güçlerimiz bir yandan terör örgütleriyle mücadele ederken, virüsler barındıran hükümet sisteminin de değişmesi söz konusu. Büyüme rakamları ve ihracat kapasitesi, tüm saldırılara rağmen artış gösteriyor. Türkiye, tarihte görülmemiş bir kurtuluş mücadelesi verirken, sayısız ihanete ve saldırıya uğrarken, içeride ve dışarıda kuşatılmaya çalışılırken, teslim olmuyor, dünyayı kendisine hayran bırakmaya devam ediyor.