Bir evvelki yazımı şöyle bitirmiştim:
“200 yıldır üst kimliğimizi kurabilmiş değiliz. Sürekli Anadolu insanın fedakârlığı ile 90. dakikada durumu kurtarıyoruz. Artık mış yaparak bu işleri kotaramayız. Gerçekten dürüst, çoğulcu, demokratik bir süreçte toplum/devlet ilişkisini tesis etmekle yükümlüyüz. Türkiye “azalarak” bekasını koruyamaz; her açıdan büyümek, artmak zorundadır.”
***
Osmanlı’nın idari yönetim biçimi olan Tebaa Sistemi, döneminin oldukça ilerisindeydi. Avrupa’da protestan ve katolikler birbirini tavuk gibi keser, Yahudiler gettolara tıkılırken, Osmanlı nispeten bir huzur adasını andırıyordu.
***
Lakin bu model yeni çağın tesirlerine dayanacak ve özgün şekilde kendini geliştiremedi. Bunun nedenleri ayrı... Fransız Devrimi’nin körüklediği anayasal eşit vatandaşlık, özgürlük ve milliyetçilik gibi yükselen değerlere Tebaa Sistemi’nin