“Zaman, insana verilmiş hem tatlı hem de acı bir armağandır. Hayat, var olmak için kendine koyduğu hedeflere uygun ruh geliştirmesi için insana tanınmış bir süreden başka bir şey değildir ve insan bu gelişimi gerçekleştirmek zorundadır.”
Sizlere de tavsiye edeceğim değerli Rus yönetmen Adrey Tarkovski, “Mühürlenmiş Zaman” adlı bir tür deneme olan kitabında böyle söylüyor.
Eski insanın zamanla ilişkisi en azından daha doğaldı. Güneşin doğup batması, dört mevsimin gelip geçişleri, gökteki yıldızların pozisyonları ile hissedilen ve ona göre düzenlenen bir yaşam içinde zaman daha az acıtıcı olmalıydı.
“Zaman, şimdilerde borsanın kapanması veya mesai saatinin bitmesine indirgendi” diye hayıflanmayacağım. Ben onun daha varoluşsal bir etkisine bakmaya çalışıyorum. Zaman, sanırım çürüme prensibiyle bizi daha çok ilgilendiriyor. Yani ölümle… Allah’a inananların da, inanmayanların da kabul ettiği somut gerçek, termo-dinamiğin bir kuralı olan çürüme prensibidir