Türkiye-ABD ilişkilerinde oldukça hareketli geçen günlerin ardından Başbakan Binali Yıldırım ile görüşen Başkan Yardımcısı Pence “Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir gün” ifadesi kullandı. “Müttefiklik ve ortaklık temelinde ikili işbirliğinin gelecek dönemde yoğunlaştırılması ve yanlış anlamaların giderilmesi”konusunda mutabakat sağlandı.
Son hareketliliğin salıyı çarşambaya bağlayan gece Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump arasında geçen ve “Trump’ın şu ana kadar yaptığı en verimli görüşme” olarak tarif edilen telefon konuşmasından sonra yaşandığını biliyoruz. Öyle ki, çok sonra planlanan CIA Başkanı Pompeo’nun Türkiye ziyareti “apar topar” hale geldi ve ertesi gün gerçekleşti.
“Yanlış anlamalar” sözü sanırım Obama dönemindeki krizler için kullanılan diplomatik bir ifade. Ancak eski ABD Ankara Büyükelçisi Jeffrey de olayın ABD yönünü “Erdoğan diğerleri gibi bizim her dediğimizi yapmıyor ve bizi kızdırıyor. Biz buna alışmamışız. Oysa diğer liderler bizi dinler gibi yaparak kendi bildiklerini okuduklarında bir sorun çıkmıyordu” mealinde ifade etmişti. (Tabii bu içindeki uyarıyı gizleyen okşayıcı bir abartıydı.)
Yani olayın iki yönü var ki, gerçekten iki ülkenin bunları halletmesi lazım. İlki, ABD’nin müttefiklik ve ortaklık konseptinden Obama döneminde çıkmış, Türkiye yerine PYD gibi PKK’nın uzantısı bir örgütle çalışmaya yönelmiş olmasıdır. Suriye’deki bu tercihin Türkiye için varlık sorunu olduğu, Suriye’nin kuzeyinde ABD silahlarıyla bir koridor kurmaya çalışan PKK’nın Türkiye’nin Güneydoğu’sunu hendekler kazarak koparmaya çalıştığını yeni yönetimin görmesi gerekiyor.