Markar Esayan Akşam Gazetesi

Batı’nın yatacak yeri yok!

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan 2014 günü yayımlanan ve 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerinin torunlarına başsağlığı dilediği taziye...

06 Haziran 2016 | 720 okunma

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan 2014 günü yayımlanan ve 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerinin torunlarına başsağlığı dilediği taziye mesajı Ermeniler için tarihi bir önem taşıyordu.
Değeri henüz tam bilinemedi. Ermeni sorunu Türkiye’yi dizayn etmek isteyenler için hâlâ değerli olduğu için, bu tarihi adım Gezi’de cismanileşen ittifakça değersizleştirildi. Önemsiz kılındı. Bunun yerine tamamen çarpıttıkları “Affedersiniz Ermeni” sözüne abandılar. Olgular yerine cımbızladıkları, çarpıttıkları sözlere yüklendiler.

Mesele değil, olmuş olan olmamış sayılamaz.
2002’ye kadar İttihatçı derin artıklarının yönettiği ülkemizde Ermeniler anma hakkına bile sahip değillerdi. Taziye mesajı ile bunun da önü açılıyordu. Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi’ndeki ilk ayinde ben de vardım.
O ayinde, Başbakanımızın taziye mesajı sunaktan okundu. Güvercinler uçuruldu. O mesajı bir kez daha okuyun ve yayın.
Bu büyük bir açılımdı. Hiçbir siyasi getirisi yoktu. Erdoğan bu riski de aldı. Doğru bildiğini sonuçlarından bağımsız olarak yaptı.
Ermenilerin kayıpları en üst düzeyde saygı görüyor ve anılıyordu.
Kilisede güne özel vaazdaki şu iki cümle çok anlamlıydı.
“Hatırlayalım; hatırlayalım ki unutabilelim.”

Ve…
“Ermeniler, 1915 daha dün olmuş gibi bir yüzyıl daha yaşayamaz.”
Hatırlamak, sonra da onu artık hafızalarımızdaki saygın yerine yerleştirerek geleceğe doğru ilerlemek.
Ermenilerin asıl ihtiyacı olan buydu. Bir yüzyıl sonra beklenen ne olabilirdi? Yasını başlatıp bitirmek isteyenler, bunun gerçekleşmesi için ne olmasını bekleyebilirdi?
Bir Alman parlamentosu kararı mı? Ya da ABD, Fransız, Uruguay, Paraguay?
Ermenilerin atalarına saygı borcunu, parlamento kararları mı ödeyecekti? Acıyı “soykırım mı, değil mi” kayıkçı kavgasına meze etmek mi Ermenileri rahatlatacaktı?
Hrant Dink’in dediği gibi, 1915 metrelik bir kuyuda debelenmek mi?
Ya da Cem Özdemir gibilerinin, bu vesileyle, “Türkiye’deki Hıristiyanlar, Irak ve Suriye’deki Hıristiyanların bugün uğradığı zulümlerin aynısını yaşıyorlar” yalanlarını savurabilsin, Gezi artığı operasyonlara Tehcir’in acılarını garnitür olarak kullanabilsinler diye mi?
Bir yüzyıl daha?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 272 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 377 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 287 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 495 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 2.004 Okunma