Bu yazı yazıldığında oy verme işlemi yeni başlamıştı. Sonuçları
bilmeden yazdığım bu yazıda propaganda sürecinin bir
değerlendirmesini yapmak uygun olacak.
AK Parti İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı olarak seçim sürecini
öncekilerden çok daha farklı yaşadım. Bir gönüllüler ordusu olan AK
Parti teşkilatından çok etkilendim. Kanser tedavisine ara verip
çalışmalara katılanları, çocuklarını komşuya bırakanları, yoğun
bakımdaki hastalarını akrabalarına emanet edenleri gördüm.
Böyle bir sevgi ve idealizmle çalışan bu teşkilat dünyanın örgütlü
en büyük sivil toplum kuruluşu özelliğini taşıyor. Siyasete güvenin
bu kadar artması, kan gölüne dönen Ortadoğu'nun ve Afrika'nın hemen
yanıbaşındaki Müslüman bir ülke için büyük bir başarı. Bu başarı
hem Doğu, hem de Batı için farklı ama çok değerli imkanlar ihtiva
ediyor.
AK Parti seçmenleri, ki ülkenin yarısından fazlasını
oluşturuyorlar, politik anlamda çok bilinçli bir topluluk ve
siyasete inanıyorlar. Siyasetin AK Parti sayesinde onların
sorunlarını çözebilmiş olması, hayat kalitelerinin artması sivil ve
barışçı bir hak arama yolu olan siyasete inancı daha da
güçlendirmiş. Erdoğan'a tapmıyor, onu ailelerinden birisi olarak
çok seviyor ve saygı duyuyorlar. Kibirli analizlerin aksine, lider
ve seçmen arasında olabilecek en demokratik ilişki
kurulmuş.