Yıllar önce Portekizli bir yazar ile uzunca sohbet etmiştim. Türkiye’yi tanımaya çalışıyordu ve ortalama bir Avrupalı/ABD’li entelektüele özgü niteliklere sahipti. Türkiye hakkında son derece bilgisizdi ve sahip olduğunu farz ettiği bilgiler de aslında Türkiye'ye dair değil, tüm Doğu hakkındaki yalınkat kolonyal genellemelerdi. Yani bu yazar kardeşimiz, bana sorduğu soruların aynısını Tunus, Mısır veya Endonezya için de rahatlıkla sorabilirdi ve eminim fırsatını buldukça da soruyordu; çünkü endişeliydi.