Duayen tarihçi Kemal Karpat bir ülkede demokrasinin ve buna bağlı tüm artı değerlerin ancak orta sınıfların gelişimi üzerinden yükselebildiğini ifade ediyordu. Bu gelişim şüphesiz sadece iktidara, yani devleti yönetme gücüne siyasi olarak erişme noktasında asılı kalamazdı. (Bu kadarını İttihat ve CHP de yapmıştı.) Orta sınıflar her açından gelişmeli, tabii kendi siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel kadrolarını (elitlerini) yaratmalıydı.
Bu da yeterli olmazdı. Bir ülke, hele hele Türkiye gibi imparatorluk devamı olan bir devlet söz konusu olduğunda, doğal olarak var olan değişik toplumsal kesimlerin orta sınıfları arasında siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal bir denge de kurulmalıydı. Bu denge demokrasi kültürünü doğuran bir işleve sahipti. Burada hem demokratik bir zeminde, kuralları belli barışçı bir rekabet söz konusu olmalı, hem de herkesi gönüllülükle şemsiyesi altına alacak ortak bir üst kimlik de yaratılabilmeliydi.
“Yerli/milli” kavramını ilk kulla